2 Şubat 2011 Çarşamba

İslam dininin Türk’lere bakış açısı

Türk’lere neden peygamber gönderilmemiştir?

İslamiyetin Türkler karşısında kendini nasıl tanımladığı sorununda sağlıklı bir yargıya varabilmek için bizzat Muhammed'in sözlerine ve Kuran'a gitmemiz gerekiyor. Konuya ilişkin en ayrıntılı tanımlamaları bizzat Muhammed’in hadislerinde buluyoruz. Hadisleri incelemeden önce Kuran'da Türk'ler nasıl görülüyor ona bakalım.

Kuran'ın Kehf suresi 93-99. ayetlerinde ve Enbiya suresi 96. ayette, Peygamber Zülkarneyn (Büyük İskender), bozgunculuk yapan Yecuc ve Mecuc'e (Türk’lere ve Mogol’lara) karşı kendisinden yardım isteyen bir kavme yardım eder; iki dağın arasını demirden duvarla kapatarak Yecuc ve Mecuc'ü oraya hapseder. Bu davranışıyla ''Allah, insanlara merhamet etmiştir ve Yecuc ile Mecuc gailesinden onları kurtarmıştır. (Ancak) Rabbimin vaadi (kıyamet zamanı) gelince, bu ümmetin (Yecuc ve Mecuc'ün) ortaya çıkış zamanı gelince bu seddi yerle bir edip, darmadağın hale getirir. (...) O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler...''

Kuran’da Türk’ler bozguncu ve kıyamet zamanı zulmetmesi için gönderilmiş bir kavim olarak tanımlanır. Kıyamet alametlerinden birisi olarak gösterilir. Hadislerde ise daha geniş bir tanım söz konusudur işin açıkçası.

''Düşman diye bir şey yok diyorsunuz. Fakat sizler, yaygın suratlı, küçük gözlü ve kızıl saçlı bir millet olan Yecuc ve Mecuc'lerle karşılaşmayıncaya kadar düşmanlarla savaşmış olmayacaksınız. Bunlar giderek çoğalan ve yüzleri dövülü kalkana benzeyen kimselerdir''

"Sizinle (siz müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."

"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreleceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplukla vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyamet alametlerindendir. Siz(müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."

''Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin; çünkü sizi severlerse yerler, sevmezlerse öldürürler''

Muhammed'e göre Türkler’le Araplar’ın savaşı bir ''kıyamet alemeti'' sayılacak denli önemlidir. Pek çok yerde yinelenen söz konusu bu hadislerin diğer varyantları da ''... kuvvetli bir kavim olan Türkler’le çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır'', ''...Kıyamet kopmasının şartlarından biri de sizlerin kıldan çarıklar giyen bir kavimle (Türklerle) harbetmenizdir...'' şeklindedir.

Abdullah b. Mesud tarafından rivayet edilen Hadis'e göre; ''Hz.Peygamber buyurmuşlardır ki, Türkler size dokunmadıkları sürece siz de onlara dokunmayınız. Zira Kantura Oğulları (soyundan) gelen (bu Türk)ler ilk defa Allah'ın ümmetime verdiği mülk ve saltanatı onların ellerinden çekip alacaklardır.''

Türkler’e ilişkin yukarıdaki aktarımlar neticesinde biçimlenen İslam mitolojisi, Türkleri savaşılacak ve aşağılık bir kavim olarak gören, acımasız, vahşi ve kıyametin alametlerinden birisi olarak tanımlayan İslam mitolojisinin yanı sıra, tüm bu söylemleri tefsir eden ve gerek Kuran, gerekse hadis ve tarih kitaplarında yaygın bir şekilde anlatan bir din adamı kitleside vardır. Öyle ki bizzat Zeynel Kitapçı'nın, ''Büyük alim, hadis ilminin kritik yazarlarından'' diye tanıttığı Aliyyü'l-Kari'nin, ''Türklere dokunmayınız/ilişmeyiniz'' hadisine ilişkin yaptığı tefsir aynen şöyledir: ''Türklerde İnsanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur'' -der Aliyyü'l-Kari. ‘’Belki onlar, başka bir tür İnsan cinsidirler. Onlara insan değil de nesnas (uzun kuyruklu bir maymun) denilse daha uygundur. Türklere Yecuc ve Mecuc artıkları ve onların kardeşleri ve temsilcileri olduklarını söylemek, onların ne menem insanlar olduklarını beyan etmeye kafidir.’’ İslam din adamlarının görüş birliği ettiği yukarıdaki tefsirin benzerlerini yazmak da mümkündür.

Özetle İslam dini Türk’leri savaşılacak ve aşağılık bir kavim, acımasız, vahşi ve kıyametin alametlerinden birisi, sakınılması ve irtibat kurulmaması gereken bir kavim, en aşağı hayvandan bile aşağılık bir yaratık, İnsan olması düşünülmeyen bir canlı, lanetlenmiş bir kavim, İslam’ın gerçek düşmanı vb. şekillerde tanımlamaktadır. Tanımlamalar ve tefsirler sık sık aşağılamanında boyutunu aşmaktadır hatta. Buhari gibi Kuran'dan sonra en muteber sayılan kaynak bir yana, Taberi, Bağdadi, Belhi, Beyzavi, Marzavi, Nesefi, Nuveyri, İbn ül Esir gibi ve saymakla bitmez nice ünlü tarihçi ve din adamları yanında Asım Efendi ya da Ahteri Mustafa Efendi gibi Türk bilim adamları dahi Yecuc ve Mecuc'ün aslında Türkler olup Araplara ve insanlığa felaket getirici ve hayvana yaklaşık yaratıklar olduğunu savunmuşlardır.

Geçtiğimiz son 60 yılda ortaya atılan Türk-İslam sentezi doktrininin aksine, Türkler ne İslam’ı yüceltmek ve korumak için gönderilmiş bir kavimdir nede onun en kutlu kavmidir, tam aksine İslam Türkleri korkulması ve sakınılması gereken bir kavim olarak tanımlamakta ve lanetlenmiş bir kavim olduğunu iddia ederek bütün bu tezleri yalanlamaktadır. İslam mitolojisinin bu anlatımları eşliğinde aslında Türklere neden peygamber gönderilmediğide ortada olmakla birlikte, bu tasarrufun sonuçlarınında detaylı açıklanmasında fayda vardır.

İslam dinine göre; “Andolsun Biz, ‘Allah’a kulluk edin, tâğuttan sakının’ diye (emretmeleri için) her kavme bir peygamber gönderdik.” Nahl/36 Kuran'da şeklinde belirtilen ayetle, Dünya'daki her kavme peygamber gönderildiği belirtilir, bu durumda son İslami savlara göre bir din bile olmayan Şamanizm ile anılan Türklere neden Peygamber gönderilmemiştir? İslam’a göre Peygamberler, Tanrı'nın dinini tebliğ etmek için gönderilmişlerdir tarih boyunca bir çok kavme, (tam aksi kanıtlar varken) gene İslam’a göre her kavim nasibince nemalanırken bu hak dinlerden ve Peygamber'lerden, nedense Türklere peygamber  gönderilmemiştir.

''..... Doğrusu Allah, kâfirler topluluğunu hidâyete erdirmez.” Mâide/67 ayetinde açıklandığı gibi kıyamet habercisi ve lanetlenmiş olan Türkler kafir olarak görülüyordu İslam’da. Yukarıda açıklandığı gibi İslam mitolojisine göre Türk’ler peygamber sahibi olmak bir yana; “Şüphesiz her ümmete bir peygamber gelmiştir. Peygamberleri geldiğinde, aralarında adâletle hükmedilir. Onlara asla zulmedilmez.” Yûnus/47 ayetinde belirtildiği gibi Türkler için adalet ve refah ön görülmemektedir Kuran'a göre. Peygamber göndermediği ve kafir olarak lanetleyip kıyamet alameti olarak saydığı bu kavmi için İslam tanrısı farklı bir kader belirlemiştir.

Bütün bu anlatılan İslam mitolojisine göre Türkleri hiç bir terazinin kefesine koymadan Cehennemine gönderecektir İslam Tanrısı; “Kıyâmet gününde, her ümmete bir şâhit getirdiğimizde halleri ne olacaktır? O gün, inkâr edip peygambere isyan edenler, yerle bir olmayı isterler. Allah’tan hiç bir sözü gizleyemezler.” Nisâ/41-42; Nahl/89. Kıyamet gününde her kavmin bir şahidi (peygamberi) var ama Türklerin yok. Türklerin tarihinde bir Peygamberden bahsedilmediğine göre, üstelik Kuran da böyle bir şeyde yazmadığına göre. “Muhakkak ki biz, peygamberlerimizi açık delillerle/mûcizelerle gönderdik. İnsanlar, aralarında adâleti hâkim kılsınlar diye, o peygamberlere kitap ve ölçü/nizam indirdik.” Hadîd/25, ayetinde tanımlandığı gibi açık deliller/mucizelerle gönderilmiş Peygamber ile onurlandırılmayan Türkler neden en baştan cehennemlik oluyorlar? Türkleri lanetliyen İslam tanrısı, kıyamet alametlerinden olarak gösterdiği bir kavme Peygamber göndermeyen İslam tanrısı, Türklere neden bu davranışı reva görüyor acaba?

Sonuç olarak İslam mitolojisine göre; İslam tanrısı lanetlediği ve ümmetine düşman olsun diye yarattığı bir toplumu, hem kıyamet öncesinde hemde kıyamet sonrasında cezalandırıyor. Bütün bu anlatılanlardan çıkan şey ise, İslam’a göre Türklerin en aşağılanmış bir canlı varlık olarak yeryüzünde bozgunculuk çıkarsın diye yaratılan bir kavim olduğu, Müslümanların esas düşmanı olarak onlara rahat vermek bir yana, müslümanları rahatsız edip canlarını ve mallarını tehdit edeceği, bu özellikleri yüzündende zaten İslam tanrısının onlara peygamber göndermediği, vahşi bir yaşam sürmeleri için tanrı tarafından lanetlendikleri ve sonunda kıyametin habercisi olarak zülmedecekleri belirtiliyor. Neticedeyse kıyametten sonra sonsuza kadar cehenneminde cezalandıracağını ısrarla anlatıyor.

Oldukça garip bir durum söz konusu olsada İslam tanrısı Türkleri sevmiyor, İslam mitolojisindeki şeytanın hikayesine paralel bir anlatımla onları Müslümanlara zülmetsin diye yaratıyor. Vahşi ve hayvani olarak özellikle yaratıyor üstelik. Her iki yaşamlarında da cezalandırmak için her şeyi yapıyor ve bunun içinde her türlü tedbiride alıyor. İç içe geçmiş İslam dini ve İslam mitolojisi aslında 1400 sene öncesi köleci sistemdeki bir kabilenin savaşçı Dünya’sından bizlere efsaneler anlatıyor.


Kaynaklar:
1-  Kuran
2-  Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3-  Taberi Tefsiri, c.3 s.1291-2
4-  Arap Milliyetçiliği ve Türkler, İlhan Arsel,  
5-  Nasıl Müslüman Olduk, Erdoğan Aydın
6-  Çeşitli Yönleriyle din, AÜİF Dergisi Cilt: 28, Prof.Dr. Günay Tümer
7-  İlkel, Köleci ve Feodal Toplum, Zubritski-Mitropolski-Kerov, Eriş Yayınları/8. Baskı
8-  Türk Ansiklopedisi
9-  İslam Ansiklopedisi, Darulkitap
10- Türklerin Tarihi, Doğan Avcıoğlu
11- İslamiyet ve Türkler, H.D.Yıldız
12- İlk Türk İslam devletleri tarihi, AÜİF yayınları, Doç.Dr. Nesimi Yazıcı
13- Dinler tarihi, Prof.Dr. Hüseyin G. Yurdaydın-Doç.Dr. Mehmet Dağ 1978
14- Birüni’ye göre Dinler ve İslam dini, Diyanet yayınları, Dr. Günay Dümer 1975
15- Kuran’da Allah ve İnsan, Prof.Dr.Toshihibo Izutsu, Çeviren; Doç.Dr. Süleyman Ateş, AÜİF yayınları 1975
16- Türk Tarih-i Dinisi, Akçağ yayınları, Ord.Prof.Dr. M.Fuat Köprülü 2005