28 Şubat 2011 Pazartesi

İslam coğrafyasında uyuşturucu sorunu

Uyuşturucu sorununu anlamak için, ilk önce klasik içki konusunu detaylı açıklamak gerekir.

İslami kaynaklar içkinin yasaklanmasındaki 3 aşamalı tarihsel vakayı;  ‘’alkollü içki alışkanlığını toplumdan söküp atmak için, tedriç yani yavaş yavaş men etme metodunu uyguladığı, diğer taraftan içki birdenbire haram edilseydi, içkiye müptela olmuş o asrın insanları İslamiyet’i kabulde nazlanabilirlerdi, alışkanlıklarını bırakmak istemeyebilirlerdi.’’ şeklinde bir genel söylemle açıklarlar. Sorun aslında Muhammed’in öngörmediği ve zamanla gelişen ve büyüyen Müslüman topluluğun güncel yansımasıdır, Muhammed topluluktaki ve kendisine destek veren kabilelerin üzerindeki gücü nispetinde olayı kontrol altına almaya çalışmıştır, ne zaman ki güçlü bir yerel rahip kral olarak varlığını ortaya koymuştur, işte o zaman bir çok konuda olduğu gibi içki konusunda da gerçek tavrını ortaya koymuştur. Bunu yasaklamanın 3 aşamasındaki detaylarda rahatlıkla görürüz.

Konunun İslam adına açıklanmasında bir diğer can alıcı nokta olan içki ticareti ve bu ticaretten çok büyük paralar kazanan Yahudi cemaatin kaynaklarını kesme eylemi de İslam tarihçilerince göz ardı edilir. Ne zaman ki Muhammed güçlenip Yahudi kabilerle savaşmaya başlamıştır, tamda bu süreçte onların ticaretlerine engel olacak yasaklamalar getirmiştir, içki yasağının bir diğer sebebide budur.

Kuran'da içki yasağı ile ilgili ayetler, kademeli olarak şu sıraya göre inmişlerdir der İslami kaynaklar:

1- “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl Sûresi, 67) Mekki bir ayettir.

2- “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara Sûresi, 219)  Medeni bir ayettir.

3- “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa Sûresi, 43) Medeni bir ayettir.

4 -“Ey iman edenler! İçki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide Sûresi, 90) Medeni bir ayettir.

Maide Sûresi, 90 ayeti duyurulduğu zaman Muhammed "Artık içki haram kılındı.” dedi, yani resmi olarak hicri 6. yılında tamamen yasaklanan içki, Muhammed’inde Medine’de resmi olarak siyasi gücü ele geçirdiğinide gösterir.

Hadislerde içki yasağı şöyle anlatılır:


2274 nolu hadisle beş çeşit maddeden yapılan Hamr yasak edilir. 2269 nolu hadisle ‘’ Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan, hamr, aklı örten (her) şeydir." Beş maddeye açıklık getirilir. 2277 nolu hadisle Muhammed toplumu zor dudurmda bırakmadan ve kendisini zor duruma düşürmeden hamr’ı (içkiyi) yasaklıyan ayet için ön hazırlık yapıp ardından Maide suresi 90. Ayet ile içkiyi yasaklıyor. İlk önce toplumu içki yasaklanacak galiba Allah’tan bu yönde emareler var, elinizdeki içkileri satın diyor ve bir süre sonra yani Müslümanlar içkilerini sattıktan sonra yasak geliyor. 2276 nolu hadiste Medinede içki yasaklandığında beş çeşit maddeden içki yapıldığı ve bunların arasında Üzüm şarabı olmadığı belirtilir. 1639 nolu hadiste içki içmenin cezasını Muhammed’in 40 sopa olarak uyguladığı belirtilir. 1640 nolu hadiste içki içmenin cezasını Ömer ve Ali’nin 80 sopa olarak uyguladığı belirtilir.

Hamr ''sıvı'' ''alkollü'' içecekler için kullanılır Kuran’da, birde konuya sözcüğün günümüz kullanımı ile değil o günkü kullanımı ile bakmak lazım, doğal olarak ta özellikle Medine deki sosyal hayat ve bu konuya açıklık getiren hadisler bizlere soru ve cevabı hakkında en güzel bilgiyi verir, ''Hamr'' sarhoş edici (alkollü) içecek (içki) anlamında geçer Kuran’da ve hadislerde. İçki ceza had'leri de bizlere ciddi olarak bir kaynak ve bilgi detayı sunarlar, içki hadleri incelenecek olursa, şeriatta sorunun tanımı ve cezaların tespitinde tek kaynak olarak Kuran’daki ''Hamr'' sözcüğünden hareketle ve Muhammed dönemi dahil olmak üzere pratik uygulamalar ile yapıldığını görürüz. Bu noktadan hareketle, cennette akan ''Hamr'' nehirleri de doğal olarak sarhoş edici (alkollü) içecek (içki) anlamında geçer Kuran’da.

Kelimeyi inceleyecek olursak; HMR-hamr kelimesi içkidir. Fakat bir görüşe göre hamr kelimesi, hımar kelimesinden “zihni örten” manasından türemiş ve başı örttüğü için başörtüsü olmuştur (Nur 31. ayette “....darabne Bihumurihinne ala cuyubihinne.......” “........ baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar .........”). Yani içki kelimesi ve anlamı, zihni (başı) örtmesinden dolayıdır. Kafayı tütsülüyen değil örten yani algılamayı bozan yada yok eden anlamındadır. Sadece şarap anlamında kullanılmaz. Buna göre "Hamr" kelimesinin şer’î anlamı lügat anlamının dışında bir anlam ifade etmektedir. Özetle İslam şeriatında hamr ''sıvı'' ''alkollü'' içecekler olarak kullanılır.

Hadisler’dende anlaşılacağı gibi ceza hadleri zaten Muhammed yaşarken uygulanmaya başlıyor, genel İslam hukuku olarak günümüz Irak bölgesinin İslam devletine katılmasından sonra, bilindik anlamda bir hukuk uygulaması başlıyor İslam’da. Buradan hareketle İslam coğrafyasında 1400 yıldır uygulanan alkollü içkinin yasak olması kavramıda ortaya çıkmış oluyor. Tüm İslam hukukçuları, şer’i uygulamalarda sadece (likid/sıvı) alkollü içeceklere had uyguluyor. Kuran’da yasaklanan ve cezalandırılması istenen bir husus olduğu içinde içtihadleri ile birlikte konu hicri 3. yy da kesin olarak belirlenmiş oluyor.

Keyif veren, sarhoş eden, kafa yapan ve uyarıcı özellikleri olan bir başka madde, yani uyuşturucular ise İslam şeriatında yer almazlar. Bu yüzden tarih boyunca Müslüman toplumlar, içkiden sakınırken, uyuşturuculardan bolca nasiplenmişlerdir. Daha sonra yani miladi 17. yy dan sonra bazı İslami bölgelerde uyuşturucu da yasak kapsamına alınsada, hala İslam coğrafyasının 3/1 inde yaygın olarak kullanılıyor. Bahsi geçen coğrafyalarda alkollü içki yasaklanırken, bölgesel otlar yasaklanmıyor, zaten İslamiyet öncesi kültürden gelen kullanım ve ritüelleri var bu çeşit yerel uyuşturucu ve uyarıcıların. Şer’i yol zaten uygulamalara kapalı olduğu için bir çok İslam ülkesinde uyuşturucu / uyarıcı otlar kullanılıyor. Eroin-Kokain vs. gibi günümüz uyuşturucuları değil bu bahsedilen şeyler.

Günümüzde uyuşturucu tüketimi, bir çok müslüman ülkede yöresel otların sigara gibi içilmesi yada çiğnenmesi şeklinde sürmektedir. Dinen de bir sakıncası olmadığı düşünülmektedir çoğunluk tarafından. Dönemin keyif verici maddesi olan içki doğal olarak yasaklanırken, Muhammed’in bulunduğu bölgede tüketilmeyen uyuşturucu gözden kaçmıştır ve yasaklar listesine alınmamıştır. İslam tanrısı uyuşturucuyu yasaklamamıştır. Örneğin: her sabah daha güneş doğmadan Çad’da toplanan ve birkaç firogofirik uçakla İngiltere’deki Çad’lılara bile gönderilen ve ülkenin her yerinde tüketilen uyuşturucu / yatıştırıcı nitelikli bir yerel ot vardır. Gene Yemen’de tüketilen ve Çad’taki otla ve tüketim kültürü ile benzerlik gösteren olgu vardır. Güney Doğu Anadolu da Maraş otu denilen, Akdeniz de beş ayak diye adlandırılan, tüm Dünya’da sıkça rastlanan yerel yuşturucu / yatıştırıcı otların "hamr" olarak nitelendirilmeyip tarih boyunca tüketilmesi de bu yüzdendir. Bahsi geçen uyuşturucu / yatıştırıcı otların kullanıldıkları coğrafyalara bakacak olursak ekonomik açıdan oldukça geri kaldıklarını görürüz.

Sonradan getirilen icma kararları ile belli coğrafyalarda uyuşturucu içki kapsamına alınmışsada, o bölgelerde bile Şeriat'ın elinin zayıf olduğu dönemlerde tüketim normal bir şekilde yapılmıştır. Muhammed ve ardılları daha yerel uyuşturucu otlarla ve onların sorunlarıyla tanışmadan içtihad kapısı kapanır İslam şeriatında. Yani İslamiyet açısından geriye tek bir yol kalır oda mevcut bir had içine sokabilmek gerekliliği. Bunun içindir ki günümüz İslam hukukçuları, tıpkı sigara vb. maddelerde olduğu gibi karşılaştırma yaparak uyuşturucuda tıpkı alkol gibi zararlıdır oda hamr kapsamına girer diye yorumda bulunuyorlar, fakat yapılan yorum şerri bir karar içermediği içindir ki İslam coğrafyasının 3/1 inde hala yerel uyuşturucu / yatıştırıcı otlar kullanılmaya devam ediliyor. Özellikle Yemen ve Çad’ta kullanımı ve ritüelleri din kadar kesin ve tartışılmaz şekilde toplum içinde yer etmiştir. 3/2’lik kalan coğrafyada yasak büyük oranda şer’i değil beşeridir. Örneğin; İran vb. gibi ülkelerde uygulanan cezalar ise şerri değil örfidir, yani günümüz ceza hukukuna göredir, aksi takdirde 1 ton eroinle yakalanan birisini 80-100 kırbaçlık ceza ile serbest bırakmak gerekecektir mesela.

Kaynaklar:
1- Kuran
2- Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3- Asrı saadetten tabiun devrinin sonuna kadar İslam hukukunun prensip ve kaynakları, MÜİİF İslam Hukuku anabilimdalı öğretim üyeliği tezi, Dr. Yusuf Kılıç 1986
4- İslam hukukunda suçlar ve cezalar, Dr. İlhan Akbulut 2003
5- İslam Hukuk tarihi, Hayreddin Karaman, iz yayıncılık 1989