İslamiyet
tecavüzü meşru kabul eder.
Kuran
yorumcuları ve Müslümanlar tecavüz suçu için, zina suçuna uygulanan hadleri
(ceza şekli/ muiyyideleri) uygulamanın doğru olduğunu
söylerler. İslam'da tecavüz suçu ve cezası ne Kuran’da ne de sünnet’te vardır.
İslam tecavüz eylemini zina olarak değerlendirir ve cezalandırır. Tecavüz ve
zina kavramları farklı şeylerdir, tecavüz; bir kişinin rızası dışında cinsel
saldırı sonucu, isteği dışında cinsel ilişkide bulunmasıdır, zina ise (İslam
şeriatına göre), evli olmayan kişi/kişilerin cinsel ilişkide bulunmasıdır.
Suç
isnatlarını açacak olursak:
Tecavüz;
1- En bilinen
ve geniş anlamında kullanılan şekli ile; erkeğin/erkeklerin kadının isteği
dışında onunla cinsel ilişkide bulunmasıdır. Erkeklik organının kadının
vulvasına zorla sokulması eylemidir. Fakat bu tanım eksiktir, aşağıda daha
detaylı tanımını açıyorum.
a- Erkek bir
çok şekilde kadına cinsel saldırıda bulunabilir. En bilindik eylem fiili
livatadır. Fiil sözcüğüne dikkat edelim, Kuran’daki Yusuf/23 ayetindeki yarım
kalan tecavüz vakası kabilinden İslami ceza hukuku teşebbüsüde suç sayar.
Bakara/223 ayetine binaen livatayı müspet şerri hüküm sayan bir anlayışta
mevcuttur İslamiyet’te.
b- Bir alet
yada obje vasıtası ile tecavüz suçu vardır. Pratik olarak İslamiyet’teki zina
tanımlamasına asla girmez bu suç tipi, o yüzden de bu tecavüz şeklininde cezası
yoktur İslamiyet’te.
c- Tecavüz
erkeğin, salt kadına yönelik cinsel saldırısı gibi algılansada gerçek hayatta, ‘’özellikle
çocuklara’’, diğer erkeklere, cansız materyallere, hayvanlara da tecavüz
edilmektedir ve bunlarda tecavüz suçu kavramına girer modern Dünya'da.
d- Tecavüz
günümüzde ki tanımıyla sadece erkeklere özgü bir suç değildir. Kadınların küçük
erkek çocukları ile seks yapmaları örneğinde olduğu gibi, kadınlarda ‘’reel’’
olarak tecavüz ederler, kadınların gene kadınlara tecavüz etmesi, son kabul
gören kanunlara göre kadınların erkeklere tecavüz etmeleri.
e- İnsan dışı
bir canlı kullanarak tecavüz edilmesi.
2- Geldik
zurnanın zırt ettiği yerlerden birisine; Evlilik içi tecavüz suçu vardır ve bu
ne İslamiyet’teki zina suçuna girer nede bir başka kayıtta İslamiyet için
suçtur.
3- Günümüzde
sözlü tecavüz algılaması çıkmıştır ama bu kavram İslam şeriatında çok
zorlanılırsa basit ve farklı bir suç olarak tanımlanır.
Zina;
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki. (TDK sözlük)
Zina İslam
açısından çok önemli bir suçtur, zina Allah’a karşı işlenen suçlar kapsamında
ele alınır İslam şeriatına göre. Yani bu hususta zina eylemindeki kişi/kişiler
bu suç kapsamında şahsi olarak değil bizzat Allah adına cezalandırılırlar. Zina suçunun
ispatı için dört erkek şahid istenir, dört şahidi olmayan her türlü zina isnadı
İslam’da hukuken yok sayılır. Konuyu iyi anlayabilmek için İslam hukukundaki işleyişe
bakarsak;
İslam hukukunda
suçlar 3 kısma ayrılır.
1- Bir kimseyi öldürmek yada yaralamak gibi ''hakkı ademiye'' denilen şahsın haklarına yönelik suçları kapsar. Bu suçlarda kişisel haklara üstünlük tanındığından ''af'' ve ''sulh'' geçerlidir. İslam hukukunda ''katlin'' beş çeşidi, ‘’cerhin’’ ise dört çeşidi vardır.
2- Kuran tarafından gösterilmiş olup ''Allah'a'' karşı işlenen suçları kapsayanlar. Yani bizzat Kuran’da (Ahkam ayetlerle) yazan suçlardır ve ''Allah'a'' karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilir ve cezalandırılırlar. Bu suçlar: Hırsızlık, zina, şarap içme, kazif veya zina iftirası, yol kesme, irtitad veya riddiye denilen İslam dinini terk etme suçlarıdır. Bu suçlarda şikayet gerekmez, günümüz tabiri ile amme suçlarıdır ve ‘’Allah’a’’ karşı işlenmiş suçlardır. Cezaların miktarı değişmez, ancak suçlu suçunu kabul etmez ve suçuda ispatlanamazsa hakimin cezalandırmaya gitmemesi tavsiye edilir. Özellikle kazif (zina) ve hırsızlık suçlarında ihbar zorunludur.
3- Taziren ceza gerektiren suçlar. Hakkında her hangi bir hadis yada ayet nazarında hükmün (nassın) bulunmadığı, ceza takdirinin hakime bırakıldığı suçlardır.
1- Bir kimseyi öldürmek yada yaralamak gibi ''hakkı ademiye'' denilen şahsın haklarına yönelik suçları kapsar. Bu suçlarda kişisel haklara üstünlük tanındığından ''af'' ve ''sulh'' geçerlidir. İslam hukukunda ''katlin'' beş çeşidi, ‘’cerhin’’ ise dört çeşidi vardır.
2- Kuran tarafından gösterilmiş olup ''Allah'a'' karşı işlenen suçları kapsayanlar. Yani bizzat Kuran’da (Ahkam ayetlerle) yazan suçlardır ve ''Allah'a'' karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilir ve cezalandırılırlar. Bu suçlar: Hırsızlık, zina, şarap içme, kazif veya zina iftirası, yol kesme, irtitad veya riddiye denilen İslam dinini terk etme suçlarıdır. Bu suçlarda şikayet gerekmez, günümüz tabiri ile amme suçlarıdır ve ‘’Allah’a’’ karşı işlenmiş suçlardır. Cezaların miktarı değişmez, ancak suçlu suçunu kabul etmez ve suçuda ispatlanamazsa hakimin cezalandırmaya gitmemesi tavsiye edilir. Özellikle kazif (zina) ve hırsızlık suçlarında ihbar zorunludur.
3- Taziren ceza gerektiren suçlar. Hakkında her hangi bir hadis yada ayet nazarında hükmün (nassın) bulunmadığı, ceza takdirinin hakime bırakıldığı suçlardır.
Bu cihedle,
zina Kuran’da; Mu’minun/5-6 ayetinde nikahlı eşleri ve cariyeleri (köleleri)
dışındaki kişilerle, cinsel ilişkiden kaçınılması ve aksi durumlarda bir
cezanın söz konusu olduğu belirtilir, Nur/2’de. Birbirleriyle evli olmayan
yada/veya efendi köle (cariye) ilişkisi bulunmayan ayrı cinsten iki kişinin,
bir birleriyle cinsel ilişkide bulunması zina olarak tanımlanmıştır, ayet aynı
zamanda suçun cezasınıda her iki taraf için 100 değnek vurulması olarak
belirler. Nur/33 ayetinde ise zorla fuhuş yapan (köle-cariye) kadınların zina
kapsamı dışında bırakıldıkları belirtilir.
Hadislerde
(sünnet) zina suçu ve ceza haddi geçer, Buhari’nin aktardığı hadislerden
örneklersek;
544 nolu hadis:
İki tarafta bekarsa, iki tarafa da yüz sopa vurulması ve bir yıl sürgündür. Dul
bir kişi gene bir dulla zina yaparsa sadece celde (yüz sopa vurulması) uygulanır.
1592 nolu
hadis: Zina yapan cariye (köle) ise her seferinde celde (yüz sopa vurulması)
uygulanması ve 3. Zinasından sonra zararına da olsa o kölenin satılması
emredilir.
1603 nolu
hadis: Zina yaptığını ikrar (itiraf) eden adama celde uygulanması, zina
yaptığını kabul etmeyen kadın’ın ise serbest bırakılması.
1589 nolu
hadis: Ömer’in bir hutbe esnasında, Allah tarafından recm ayeti geldiğini ve
ezberlediklerini, Muhammed’in bu ayet üzerinden cezalar verdiğini,
kendilerininde bu ceza haddini uygulamaya devam ettiklerini belirtir. Belli bir
zaman sonra Kuran'dan çıkarılır bu ayet. Sonradan bu olayı bilmeyen yeni
Müslümanların Kuran’da böyle bir ayet olmaması nedeniyle recm uygulamanın
yanlış olduğu kanaatine kapılabileceklerini, fakat bunun şeriat hükmü olduğunu,
toplumun aksi öfkesinden çekinmese Kuran’a kendisinin bu ayeti yazacağını
söylediği rivayet edilmektedir.
1590 nolu
hadis: Zina suçunun üç aşamada İslam içerisinde geliştirilerek ceza haddinin
belirlendiğini, celde haddinin bu kapsamda bekarlar için, recm haddinin ise
evliler için uygulanması gereken bir ceza haddi olduğunu belirtir. Bu hadiste
Nur suresinde bir recm ayetinin olduğu ve sonradan kaldırıldığı ama recm ceza
haddinin uygulamaya devam ettiği anlatılır.
1605 nolu
hadis: ayrı ayrı gelerek zina yaptıklarını Muhammed’e söyleyen biri erkek,
diğeri kadın iki kişinin bellerine kadar bir çukur içerisine gömüldükleri ve
taşlanarak (recm) öldürüldükleri anlatılır.
1608 nolu
hadis: bekar bir erkeğin evli bir kadınla zina yapması üzerine, erkeğe celde
uygulanması ve kadına recm uygulanması ifade edilmektedir.
Görüldüğü gibi
İslam zina olayına büyük bir önem vermektedir. Kuran’da sadece celde (yüz sopa
vurulması) ceza haddi yer alırken yukarıda verilen hadislerden yola çıkarak
recm ceza haddide uygulanır İslam’da. Sonradan kaldırıldığı söylenen bir ayete
dayandırılan (Yahudi şeriatından alınan) recm cezası İslam şeriatının şiddetli
bir yüzü olduğu gibi, aynı zamanda istismara açık bir kapısıdırda. Zina suçları
İslam şeriatında iki kategoriye ayrılmıştır; a) Muhsen: ergin, mümeyyiz, özgür
ve hayatlarında evlilik geçirmiş olarak cinsel ilişkide bulunanlar (suçlunun
suçu işlediği anda evli olması değil, dul olarak (hayatında evlilik içinde)
cinsel ilişkide bulunmuş olması bile yeterlidir). b) Yaşamlarında evlilik
içinde olmadan cinsel ilişkide bulunanlar.
Muhammed’ten
2500 sene önce yaşamış politeist din inancına sahip Sümerli’lerde bile suç olan
tecavüzün, ilahi bir sistem olarak düşünülen İslam’da suç olarak
değerlendirilmemesini basit bir hata olarak görmemekte fayda vardır. İslam’a göre; İslamiyet evrensel ve ilahi bir
din olarak İnsan’ların bütün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, kıyamete
kadar geçerli olan bir şeriatla ve eksiksiz olarak Allah tarafından
Müslümanlara gönderilmiştir. Bu bakış açısıyla İslam’da suç olarak
tanımlanmayan her şey meşrudur/yasaldır.
Tecavüz suçu
Kuran içerisinde ve diğer İslam’i kaynaklarda geçmez, İslam’a göre böyle bir
suçta asla yoktur. Kuran’da kavram olarak evlilik dışı her türlü ilişkinin zina
olarak tanımlanması ve hadis ile diğer İslam kaynaklarında, zina’nın çeşitleri
içerisinde (tecavüz dahil) her türlü evlilik akti olmayan cinsel ilişkinin zina
olarak adlandırılıp ceza hadlerinin belirtilmeside, tecavüz’ün İslam şeriatı
açısından suç sayılmadığını gösterir.
Bütün bu
detaylı açıklamalardan sonra, İslam’da tecavüzün nasıl değerlendirildiğinin
detaylı anlatımına geçmeden önce, İslam açısından kadın nasıl değerlendiriliyor
ilk önce ona bakalım. Bakara/223 ayetinde kadınlar, erkelerin istedikleri
şekilde varabilecekleri tarlaları olarak tanımlanırlar. Bu ve benzeri bir çok
ayette kadınlar, erkeklerin sahip oldukları Allah’ın onlara bahşettiği güzelliklerdir
İslam’a göre. Başlı başına bir konu olduğu için fazla detaya girmeden
açıklayacak olursak, ayet ve hadislerde belirtilen İslami kadın anlayışı, erkek
egemen bir bakış açısıyla ve erkeği her yönden memnun edecek şekilde
yapılandırılmıştır. Kadın aynı zamanda namusunu korumakla görevlidir bu
sistemde.
İslam, kadını
toplumun yarım hakka sahip, erkeğin zürriyetini sürdürecek bir bireyi olarak
genel tanımını yaparken, onu sık sık cinsel bir meta olmaktan öteye taşımaz. Bu
yüzdende tecavüz diye bir suç kavramı geliştirmemiştir. Tecavüz diğer suçların
içerisinde doğal bir sonuç ve o suçların kendisi olarak adlandırılmıştır, tanım
ve tespitler tecavüz için değil bir başka suç içindir İslam şeriatında,
görelim;
En trajik
örneklerden birisi olarak Buhari’nin 1597 nolu hadisinde belirtilen ve (adalet
timsali) Ömer’in iktidarı döneminde geçen bir hukuk olayı sanırım konuyu
özetlemeye yetecektir; söz konusu hadiste akıl hastası bir kadına tecavüz
edildikten sonra, bu olayı gören kişilerin kadını hemen alıp Ömer'in huzuruna
getirerek zina nedeniyle cezalandırılmasını isterler ve Ömer’de kalabalığın da
isteğine uyarak recm edilmesini emreder, sonradan olaya müdahil olan Ali ise
ayetlerle açıklayarak Ömere, kadının
akli yeterliliği olmadığı için yaptığı eylemden sorumlu tutulamayacağını ve
zina ile suçlanamayacağını hatırlatır, kadın bunun üzerine serbest bırakılır.
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi İslam açısından bir tecavüz vakası yoktur,
onun yerine evlilik akti olmadan yapılan bir cinsel birleşme yani zina vardır.
İslam
coğrafyasında sık karşılaşılan tecavüz vakalarına geçmeden önce tecavüz
olaylarını detaylı anlatmakta fayda var. Yukarıda ki örnekte olduğu gibi gene
aynı şekilde bir kadının bir başka kadına tecavüz etmeside zina olarak
adlandırılır bazı İslam ülkelerinde, bazılarında ise suç sayılmaz. Bu bakış
açısıyla tecavüz edilen hayvanlar’lada zina yapılmış sayılır ve yukarıdaki ceza
hadleri uygulanır. Geçtiğimiz yıllarda bir Kuzey Afrika ülkesinde keçiye
tecavüz eden birisinin, İslam şeriatı çerçevesinde onunla evlenmesi bu hususa
güzel bir örnek teşkil eder. Hayvan kullanılarak yapılan tecavüzler zina
kapsamında değerlendirilir, yani hayvan tarafından tecavüze uğrayan kişi
(burada mağdur kadındır çoğunlukla) zina yapmış kabul edilir. Çocuğa tecavüz
etme suçu, eylemi yapan erkek yada kadın için gene zina kapsamında ele alınır
ve hemen hemen bütün vakalarda evlilikle sonuçlanır.
Bir tecavüz
yöntemi olan livata, bir çok Arap ülkesinde ve değişik İslam coğrafyasında suç
olarak tanımlanmaz, bazı Müslüman devletlerde livata başlı başına suç olarak
tanımlanırken, bir çok ülkede suç kapsamında değildir, bu tip tecavüz suçları
ise çoğunlukla saldırı yada yaralama kapsamında ele alınırlar. Gene bu kapsamda
değerlendirilen bir başka tecavüz yöntemi ise, bir alet/obje vasıtasıyla
yapılan eylemdir ve aletle/objeyle yapılan tecavüzler İslami şeriata göre saldırı
ve yaralama kapsamında ele alınırlar. Günümüzde hukuk literatürüne giren sözle
yapılan tecavüz kavramı’nın bir cezası yoktur İslam’da, bu konu zorlanırsa en
fazla flört olarak adlandırılabilir İslam hukukuna göre, eğer kadın şikayetçi
olursa erkek en fazla kadını rahatsız ettiği için şeriata göre hüküm giyer.
Bütün bu zina
yada (İslami şeriata göre) başka bir suç şekli olarak kabul edilen tecavüz suçları
dışında, birde (İslami şeriata göre ) hiçbir suç kapsamına sokulmayan tecavüz
suçu vardır. Evli bir erkeğin gene evli olduğu (helal) karısına yada kölesine
(cariyesine) tecavüz etmesi, İslam şeriatında yer almayan ve bir başka suçun
içerisinde değerlendirilmeyen bir suçtur. Kadın eğer ekonomik yada aşiret
olarak güçlüyse durumuda müsaitse, ortada da bir zina vakası olmadığı için,
konuyu mihirini terk ederek mahkemeye kocasının kötü davranması nedeniyle
boşanma isteği olarak getirebilir, kötü davrandığını ispatlayıp boşanabilirse
kurtulur, eğer boşanamazsa tecavüzlere katlanmak zorundadır. Konu cariyeler
(köle kadınlar) açısından hukuki bir zemin teşkil etmediği için tecavüz her
daim kaçınılmazdır ve hiç bir hakları yoktur. Günümüzde modern İslam
hukukçuları bu suçu tanımlayıp şeriat içerisine alabilmek için, çareyi beşeri
hukuk içerisinde yaptıkları yorumla taziren çözmek istemişlerdir, buda erkeğin
beşeri hukuka göre cezlandırılması ve kadınında bir tazminat alarak
boşanmasıdır (burada terk edilen mihrin yerine tazmin için ödenir aslında
tazminat), fakat uygulamada İslam coğrafyası bu öneriyi red eder ve suçun
taziren değerlendirilemeyeceğini çünkü Kuran’da tanımlandığını belirtir, İslam
da olmayan bir şeyin şeriata sokulamayacağını söylerler, bu yüzden son 50-60
yıldır tartışılan bu konu İslam hukukuna girmemiştir. Peki bu durumda
erkeğin şer’i sözleşme ile kendisine helal olan karısına tecavüz etmesi neden
bir suç ve ceza tanımına girmez ve cezalandırılamaz İslama göre? Daha önce
yazıldığı gibi, İslam söz konusu durumu suç olarak tanımlamaz, yani bu vaka
İslam şeriatı açısından bir suç teşkil etmez ve doğal olarakta olmayan bir suça
cezada olmaz.
İslam coğrafyasında sıkça karşılaşılan tecavüz vakalarının
büyük çoğunluğunun kökeninde, tecavüzün ayrı bir suç olarak tanımlanmayıp zina
olarak ele alınması ve cezalandırılması yatmaktadır. Tecavüzcü sapık kişi,
tecavüz ettiği kadın/çocuk yada hayvanı nikahına alarak (yani evlenerek)
kurtulmaktadır ilk önce bu durumdan. Tecavüz edilen çocuğun durumunu anlatacak
bir şey bulunamaz, yaşadığı travma bir yana çektiklerini hiçbir psikolog tam
olarak anlatamaz maalesef, bu arada tecavüze uğrayan kadın/çocuk ise bir
sapıkla aynı çatı altında yaşamaya zorlanarak her gün ve an saldırıya uğrar ve
çifte mağdur olarak belkide ömrünün sonuna kadar tecavüzcüsü ile birlikte
yaşamak ve tecavüzlere katlanmak zorunda kalır.
Bu hususu bilen Müslüman kadınlar ise büyük orandan tecavüzü
bildirmemekte ve sineye çekmektedir. Malesef konuya vakıf olamayan çocukların
vakalarında sonuç, genelde evlenme ile son bulmaktadır. Olayın bir şekilde
duyulması durumunda söz konusu kadın töre cinayetine kurban gitmektedir. Ensest
tecavüz saldırılarında fiili livata sık başvurulan tecavüz yöntemidir,
özellikle bekar kızlara uygulanmaktadır. Tecavüzün bildirilmemesinde esas neden
zina nedeniyle recm edilme korkusu oluyor çoğunlukla, bu nedenle özellikle
Afganistan, Pakistan, Sudan vb. bir çok İslam ülkesinde evli kadınlara tecavüz
çok sık karşılaşılan bir vaka olarak karşımıza çıkıyor. Kadın recm korkusuyla
dava açamazken, kocası bu durumun altında travmaya girerek ya kadını öldürüyor
yada intihar ediyor. Pakistan’daki erkek intiharlarının yarısını bu tip vakalar
teşkil ediyor. Bu suçların büyük çoğunluğu basına yansımıyor, yansıyanlar ise
olayı görüp konuyu adalete taşıyanlar vasıtasıyla oluyor.
Konuyu
özetleyen bir diğer örnek ise S.Arabistan
basınından; 19 yaşında bir (bakire) genç kız 6 kişi tarafından zorla bir araca
bindilip, mücavir alanda toplu tecavüz edildikten sonra tekrar aynı araba ile
şehre dönerken polis kontrolüne takılıyor. Yapılan sorgulamada kız tecavüze
uğradığını söylüyor, 6 erkek aksi yönde yemin ediyor, kız zina suçundan 200
kırbaç cezası alıyor, erkekler serbest bırakılıyor. Konunun bir diğer
boyutunuda toplu tecavüzler oluşturuyor, mağdur 4 şahid getiremediği için
tecavüzü yani zinayı ispatlıyamıyor ama saldırgan tecavüzcüler 4 ve üzeri kişi
olarak aksi yönde şahidlik yaptıkları için kurtuluyorlar. Tecavüze ve iftiraya
uğrayan evliyse recm ediliyor, evli değilse zina nedeniyle 100 kırbaç yada
değnek cezasının yanında, birde yalan yemin etmek ve iftira atmaktan dolayı
üstüne en az 80 kırbaç yada değnek cezası alıyor.
Dikkat edileceği gibi tecavüz eden
kişi (İslami şeriata göre ) çoğunlukla ceza almıyor, ceza alanlarda birkaç sopa ile
yırtıyor durumu. Tecavüz diye bir suç olmadığı için İslam hukukunda cezasıda
olmuyor. Evet İslam’da bir cezalandırma var ama bu cezalandırma zina için
oluyor. Yukarıda da
bahsedildiği gibi ‘’evlilik bağı olmadan gerçekleşen her türlü cinsel ilişki
zinadır’’ doğal olarak İslamiyet bu bakış açısıyla tecavüzü cezalandırdığını
söyler. İslamiyet vakaya bu şekilde yaklaşıyor ve kendine göre çözümü bulup
cezalandırıyor. Olaya düz mantıkla yaklaşan Müslüman’lar ise tıpkı Ömer’in
yaptığı gibi (keçi vakası dahil) her konuyu zina olarak ele alıp recm ile
cezalandırıyor. Çok küçük azınlık ise Ali gibi bir takım yan unsurları
değerlendiriyor.
İslam
açısından, tecavüz suç olarak görülmüyorsa, esas olarak İslam şeriatı açısından
bir sorun yoktur, çünkü ‘’vardır bir hikmeti’’ bu durumun ‘’Allah’a’’ göre.
Bizzat Kuran’da yazmıyormu ‘’eksiksiz olarak yarattık’’ diye Kuran’ı, yani
şeriatı eksiksiz yarattığını söyleyen ve bu vakayı suç olarak tanımlamayan
‘’Allah’ın’’ şeriatına ters düşünemiyeceğine göre İslam, gene aynı şekilde
sünnette ve İslam hukukunda yer almıyorsa tecavüz diye bir suç, demekki
İslam’da tecavüze meşruiyet vardır.
Kaynaklar:
1- Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuku İslamiye ve İstilahatı Fıkhiye, C.3 sf. 26
2- Ahmet Gökçen, Tanzimat dönemi Osmanlı
ceza kanunları ve bunlardaki ceza muiyyideleri, sf.3
3- Cevat Akşit, İslam ceza hukuku ve
İnsani esasları, sf.77
4- Abdülkadir Udeh, Mukayeseli İslam
hukuku ve beşeri hukuk sf.121
5- Ali Bardakoğlu, Türkiye Diyanet
vakfı İslam Ansiklopedisi, ceza maddesi cilt7 sf. 472
6- Hüseyin Tekin Gökmen, İslam’da
şahsiyet hakları, sf.75
7- Ali Şafak, Mezhepler arası
mukayeseli İslam ceza hukuku, sf.104
8- Ahmet Yaşar,
İslam ceza hukukunda idamı gerektiren suçlar, sf.54
9- İlk
dönem İslam hukuku, yasama-yargı-yürütme. Abdülvahhab Hallaf
10- Kuran
11- Kutubusitte (Buhari) hadisleri
12- Hukuk
Tarihinde İslam Hukuku, Ord.Prof.Sabri Şakir Ansay 2002 (4. Baskı)
13- İslam
Hukukunda hükümlerin değişmesi açısından Hz. Ömer’in bazı uygulamaları,
Doç.Dr.Muhsin Koçak, 1997
14- İslam hukukunda suçlar ve cezalar, Dr. İlhan Akbulut,
2003