28 Ocak 2011 Cuma

İslamda Kölelik 3

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Bir adam, öleceği sıra, kendine ait altı köleyi azad etti. Onlardan başka malı da yoklu. Resulullah (sav) onları çağırdı. Onları üç gruba ayırdı, sonra aralarında kur`a çekti, ikisini azad etti, dördünü köle olarak bıraktı. Adamı da şiddetle azarladı.
HadisNo
:
4166

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Zübeyr İbnul Avvam (ra) bir köle satın aldı ve onu azad etti. Bu kölenin, hür bir kadından oğulları vardı. Hz. Zübeyr: "Oğulları benim mevalimdir" dedi. Annesinin efendileri: "Hayır, onlar bizim mevalimizdir" dediler. Bunun üzerine davaları Hz. Osman (ra)`a intikal etti. O, vela`nın Hz. Zübeyr`e ait olduğuna hükmetti.
HadisNo
:
4176

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Raviye "köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir. Hz. Ömer, Hz. Osman ve İbnu Ömer (ra) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi."
HadisNo
:
1646

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Resulullah (sav) Fatıma (ra)`ya, bir köle getirdi. Bunu ona hibe etmişti. Hz. Fatma`nın üzerinde (çok uzun olmayan) bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu. Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu. Resulullah (sav), örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce: "Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir." buyurdu.
HadisNo
:
3437

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Bana, el-Adda İbnu Halid (ra): "Resulullah (sav)`nın bana yazdığı bir mektubu sana okuyayım mı?" dedi. Ben: "Memnuniyetle!" deyince bir mektup çıkardı. Mektupta şunlar yazılı idi: "Bu, el-Adda İbnu Halid İbni Zehve`nin Muhammed (sav)`den satın aldığı şeyi tevsik eder, el-Adda ondan bir köle veya cariye satın aldı. kölede, ne herhangi bir hastalık, ne (zina, hırsızlık, kaçma gibi) bir düşkünlük ne de (satışını gayr-ı meşru kılan hürr asıllı bulunmak, emanet ve rehin olarak verilmiş olmak gibi) haramlık yoktur. Bu Müslümanın Müslümana satışıdır."
HadisNo
:
258

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Sehl İbnu Sa`d`a bir grup insan Hz. Peygamber (sav)`in minberinin hangi ağaçtan yapıldığı hususunda münakaşa etmek üzere geldiler. Sehl: "Ben onun hangi ağaçtan yapıldığını, kimin yaptığını, Efendimiz (sav)`ın hangi gün üzerine oturduğunu biliyonum" dedi ve açıkladı: "Resulullah (sav) Ensardan falanca kadına bir adam gönderdi: "Marangoz kölene söyle, bana ahşaptan münasib bir şey yapsın da üzerine çıkıp halka hitabette bulunayım"" dedi. köle de O`na şu üç basamaklı şeyi imal ediverdi. Sonra Resulullah (sav), bunun şu yere konmasını emretti. Mezkur minber, el-Gabe`nin ılgın ağacından yapılmıştır. Resulullah (sav) minberin üzerine çıkıp namaza durdu ve tekbir getirdi, cemaat de O`nunla birlikte arkasından tekbir getirdi. Sonra rükuya gitti, sonra geri geri gelerek minberden indi ve minberin dibinde secde yaptı,sonra namazdan çıktı, sonra halka yöneldi ve: "Ben bunu, bana uymanız ve namazımı bilmeniz için yaptım" buyurdu.
HadisNo
:
2832

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Ben, karı-koca iki kölemi azad etmek istemiştim. Resulullah (sav) önce erkekten başlayıp sonra da kadını azad etmemi emretti. [Rezin, (Resulullah`ın bu emrinin sebebini belirtmek üzere) şu ziyadede bulunmuştur: "kadına hakk-ı hıyar (erkeği kabul veya reddetme muhayyerliği) olmasın diye."]
HadisNo
:
4076

Fasil
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz hizmetçisini dövünce, hizmetçi Allah`ın ismini zikrede(rek Allah aşkına vurma diye)cek otursa derhal elinizi kaldırın."
HadisNo
:
4156

Hadislerde de gördüğümüz gibi köle/cariye kesin olarak bir maldır ve sahibinin çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda bir tasarrufa sahiptir. Kesin olarak ‘’ İslam`da cariye ile zina yoktur’’ şeklinde tanımlandığı gibi, köle sahibi tarafından seks içinde kullanabileceği bir metadır. Huneyn savaşını anlatan hadiste ve yukarıda Nisa suresi 24. Ayetinde kısaca bahsettiğimiz açıklamada olduğu gibi köle’nin önceki yaşamındaki statüsü ve yaşamı artık yok sayılır ve köle bir mal olarak sahibinin emrine amade olarak yaşar. Eşitlerin içinde birinci olarak yönetimde olan Muhammed ve İslam ilk dönem Medine’sinde o kadar baskın bir güç değildir, hadislerdende anlaşılacağı gibi hür bir vatandaş İslam’ı ve şeriatını tanımayıp Muhammedi yönetici olarak görmediği için onun ayağına gitmemekte, gene aynı şekilde köleler ancak veraset olarak intikal ettirilebilen ve kökeni İslam öncesi Arap teolojisinde olan köle azad etmeyi sınıflandıran ve sınırlayan İslam, daha önce Muhammed’in yasaklamadığı bir şeyi daha sonra Ömer’in yasaklaması kabilinden devlet olmanın getirdiği evrimleşmeyi gözler önüne sermektedir. İslam öncesi dinsel ritüellerin anlamları ve uygulama şekilleri ile İslam’daki devamında anlam ve uygulamaları arasında bazen derin değişiklikler olmakla birlikte köle azad etme aynı şekilde kalmıştır.

Yukarıdaki hadislerde gördüğümüz gibi kökeni Mısır ve önceli Sümer medeniyetlerine dayanan, kurban (canlı hayvan-bitki vb.) yerine (İnsan kurban etmenin evrimleşmesi ile ortaya çıkmış olan) köle azad etmeyi sınırlamakta ve sınıflandırmaktadır. Yukarıdaki ayetlerde açıklandığı gibi köle azad etmeninde bir takım kuralları vardır. Sahibinin aleyhine bir durum sergileyecek köle azadını Muhammed bizzat kendi eşine karşı tasvip etmediğini söyleyerek belirtir, köle azad etmenin üretimi engelleyecek boyutlara ulaşmaması ve miras bekleyen mirasçıların beklentilerinin karşılanması için gerekirse kısmi azad sistemi getirilir. Tüm alım ve satımlarda olduğu gibi köle alım satımı da senet üzerinden yapılmakta ve yazılı kayda geçirilmektedir. Köleleri cezalandırma şekli olarak ‘’ celde’’ en çok uygulanan yöntemdi. Asıl istenen başlangıçtaki İslam’ın siyasi mülteci olarak Medine’deki ilk yıllarındaki ayet ve hadislerde görüldüğü gibi düşmanların kölelerinin kaçarak İslam’a katılması ve düşmanların iş gücünde kayba uğraması olduğu gibi ilk başlardaki savaşçı gücünü karşılamak olarak adlandırabileceğimiz Müslüman olan kölelerin anında azad edilmesi ilkesi ilerleyen yüzyıllarda en büyük kazancın köle ticareti üzerinden yapılması ile yerini bu kitleyi Müslümanlıktan uzak tutacak uygulamalara bırakmıştır.

İslam (1986 nolu hadiste gördüğümüz gibi) emzikteki çocuğunu kaybetmiş kadını köle olarak alıp satmaktan imtina etmezken, iki kardeş köleyi ayırmayı yada köle anne ile yavrusunu ayırmayı yasaklayarak büyük imtina göstermiş ve daha önce belirtildiği gibi kader olarak algıladığı köleliği doğal karşıladığını güncel yaşamda göstermiştir.

Köleliğin İslam öncesi toplumdan kalan bir diğer yönüde elde edilen kölenin mesleğinden yada kadın olmasından dolayı fuhuş yapabilme edinimini maddi kazanç olarak kullanma şeklidir. Hadislerde de görüldüğü gibi yeteneği/mesleği olan köleler çalıştırılmaktadır, yaygın olarak; Marangoz, Demirci, Falcı, Fahişe, Çömlekçi vb. işlerde çalıştırılan ve yapılan andlaşma gereği elde edilen kazancın belli bir miktarı köleye bırakılarak rant elde etmeye yaygın bir şekilde rastlanıyordu. Ebu Bekir’in bir dönem bu yolla geçindiğini ilgili hadisten görebiliyoruz mesela. Her meslek geçerli bir kazanç kapısı değildi, İslam’ın ilerleyen dönemlerinde yukarıda örneklerini gördüğümüz gibi Eğlence sektöründe çalışanlar, Fahişeler vb. bazı mesleklerin köle çalıştırılarak yapılması yasaklanmıştır.

Daha önce ayetlerde ve yukardaki 4160 nolu hadiste gördüğümüz gibi sınıfsal katmanları belirleyen İslam tanrısı, kendisine rakip olabilecek her türlü tanımlamayıda yasaklar, köle adlandırması yerini evlat tanımlamasına bırakır ki bunu Hristiyan toplumlarında da görürüz. Köle sahibi ile köle arasındaki adlandırmanın tanrı ile kulları arasındaki adlandırmaya benzememesi içindir ki köle yerine ‘’sağ elinizin altındakiler’’ tanımı kullanılmıştır. Bu tanımlama ve adlandırmalar, özellikle 20. Yy ortalarından itibaren Kuran’ı Türkçe okuyan ve anlamaya çalışan kitlede İslam da köle kurumu yoktur gibi izlenim uyandırmıştır, bunu fırsat bilen 20. YY. İslam teologları Osmanlı’yı İslam’a karşı bir duruş sergileyen yapılanma içerisinde olarak göstermekten kaçınmamışlardır. Bunu yaparken tüm İslam tarihine aykırı davrandıkları yetmezmiş gibi inandıkları dinin kurallarını çiğnemişler ve aynı zamanda taptıkları tanrının emirlerini yok saymaktan kaçınmamışlardır. Tüm bu gelişmeler elbette özellikle 20. YY.ın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan (BM’in köleyi yasaklayan kararnamesini son İmzalayan Suudi devletidir.) İnsan hakları ve ırkçılığa karşı yürütülen kampanyalar neticesinde bilinçlenen toplumun çağdaş düşünce açısını yakalama çabalarından ibarettir ve ilerleyen bölümlerde daha detaylı ele alınacaktır bu konu.

Köle’ye iyi davranmanında bir sınırı vardır İslam’da, ama sahibi tarafından cezalandırmanın bir had’di yoktur, sahibi kölesini kendisi tatmin olana kadar dövebilir (celde) yada cezalandırabilir, yeterki köle ölmesin gerisi İslam şeriatına uygundur, 1258 nolu hadiste görebileceğimiz gibi bizzat Muhammed köle dayak yerken bu duruma kahkahalarla gülebilmektedir çünkü ortada malın malı kaybetmesi gibi bir komik durum vardır ona göre. Köle’ye iyi davranmanın sınırlarından biriside köle’yi ödüllendirme yöntemi olarakta kullanılan köleye evlenme izninin verilmesidir. Müslüman köleler izinsiz bir birliktelik yaşarlarsa zina etmiş sayılırlar ve celde ile cezalandırılırlar. Tüm bunlara rağmen kölelere iteat etmeleri ve güzel huylu olarak davranmaları öğütlenir. Erken dönem İslam da kölelikle ilgili herhangi bir köle olma süresi yokken daha sonra Osmanlı da gelişen ve değişen ekonomik model nedeniyle beyazlar için 9 siyahlar için 7 yıl köle kalma süresi getirilmiştir, isterse sahibi köleyi azad etmeyebilirdi. Burada özellikle tarım sektöründe kullanılan kölelerin yılın yedi ayı çalışıp geri kalan aylarda çalışamaması gibi ekonomik etkenler bir yana Asyatik tarzda feodal sisteme geçmiş olan Osmanlı’da köle çalıştırmanın pahalı bir üretim şekli olmasıda en büyük bir etkendir.