25 Ocak 2011 Salı

İnsan’ı aşağılayan ayetler

Kader kavramına Kuran’ın diğer yorumları eşliğinde bir bakış

Kuran’da İnsan varlık olarak Muhammed hatırına üstün bir canlı olarak yaratıldığı anlatılırken (İsra/70, Secde/7-9, Hicr/28-29 vb.), onu yücelten ifadeler kullanır. İslam terminolojisi içerisinde ise İnsan aklı vasıtası ile kaderini elinde tutan bir canlı olarak tasvir edilir. Gene aynı Kuran’ın  başka ayetlerinde ise İnsan’ı zavallı bir robottan öteye tasvir etmez ve tanrı yeminler edip küfrederek onu sık sık aşağılar. Kader ve İnsan kavramının İslam mitolojisi açısından ifadesinin sonuçlarına bakmadan önce, İnsan’ı aşağılayan ayetlerin bazılarını gözden geçirmekte fayda var.

1- İslam’ın tanrısının İnsan’ı çamurdan/ balçıktan vb. adi bir malzemeden yarattığını anlatan ve kökeni Sümer din anlayışındaki yaradılış efsanelerine dayanan Hicr/26-34, Saffat/11-12, Tarik/5-7, Rum/20 vb. bir çok ayetleri.
2- İnsan’ı Zuhruf/15, Abese/17-23, İsra/67, Mearic/19-21, Nisa/28, Enbiya/37, İsra/100 vb. ayetlerde nankör, cimri, aceleci, hizip ve kavga çıkaran, iradesiz vb. bir çok kötü özellikle anar Kuran. İnsan yaradıldıktan sonra bütün varlıklar İnsan’ı ‘’fesat çıkaracak ve kan dökecek’’ birisi (Bakara/30) olarak tanımlarlar İslam terminolojisine göre. Bu ve benzeri aşağılayıcı sıfatlarla ve özelliklerle anılır İnsan.
3- İnsan’ı bir robot olarak tanımlayan İnsan/30, Tekvir/29, Enam/35-39, Enam/107 vb. ayetlerde, İslam terminolojisindeki kader inancı yerine, sadece kendisini yaratan tanrının kendisine biçtiği rolü oynayan bir İnsan portresi çizilir. Bu ayetlere göre İnsan kendi iradesi dışında olarak, sadece kendisine biçilen rolü oynar hayatında.

Gelelim İslam mitolojisindeki İnsan’ın yaradılış hikayesine; Her şey İslam tanrısının aklına kendisine tapınacak canlılar yaratma düşüncesi gelince başlıyor, İlk önce Muhammed’in ruhunu yaratıyor ve yarattığı bu mahlukata hayran kalıyor çünkü çok mükemmel bir yaratık yaratmanın verdiği gururu yaşıyor. Muhammed için bir yaşam kurguluyor ve bu yaşam’ın sonucunda kendisine sonsuza kadar tapınacak canlılar ve bunları düzenleyen bir şeriat olması gerektiği sonucuna vararak (burada tavuk, yumurta ikilemi gibi aslında kendisine tapınacak en güzel varlığımı yarattı, yoksa yarattığı bu güzel varlıkta hareketle kendisine tapınacak ve bu yaratığın liderlik edeceği bir toplumu yarattı) ilk önce evreni ve ardından melek, cin ve iblis gibi varlıkları yaratıyor. Daha sonra ileride kendisine tapacak Muhammed ve onun toplumu doğabilsin diye Adem denilen ilk İnsan’ı tıpkı Sümer efsaneleri benzerinde yaratıyor, yarattığı bu varlığı Dünya’da kendisinin halifesi olarak ilan ediyor ve nasıl kendisine hürmet ediliyorsa onada aynı şekilde hürmet edilmesini istiyor bütün varlıklardan, ama gene kendisine saygısızlık etsin diye yarattığı bir canlı (iblis, şeytan vs.) buna karşı çıkıyor ve hürmet etmiyor, tanrıda onu kendisine tapamayacak olan varlıkların lideri yapıyor. Bütün bu varlıkları belli bir süre için yarattığını söylediği evrende yaşatıyor. Muhammed’i yaratmasının nedenide kendi şeriatı ve egosu gibi algılansada, aslında bu hikayede görüyoruz ki Muhammed’e bir nevi tanrısallık veya İsa’da olduğu gibi tanrı soyu ünvanı veriliyor alt satırlarda.


İslam mitolojisindeki bu tanrının amacı, kendisine tapınacak/tapınmayacak bir varlıklar topluluğu yaratıp onları bir süre geçici evrende/Dünya’da tuttuktan sonra, sadece kendisinin bildiği bir nedenle ve sadece kendisine tapınacak azınlık kitleyi ödüllendireceği vaadine uyarak sonsuza kadar yaşayacakları bir cennete alırken, gene sadece kendisinin bildiği bir nedenle kendisine tapınmaması için yarattığı varlıkları da sonsuza kadar işkence içinde yaşaması için cehenneme alarak Muhammed’i yaratmasına meşruiyet kazandırmak oluyor. Bütün bunlar ise gene İslam mitolojisine göre tanrının ‘’ol’’ demesi ile oluyor bir anda, yani İslam tanrısı yaradılıştan sonsuza kadar olan zamanı kurguladıktan sonra ‘’ol’’ diyor ve oluyor (anlatımlar doğrultusunda düşünmesi ve yaratması aynı anda oluyor), İslam mitolojisine göre yaradılıştan kıyamete ve oradan sonsuza kadar olanları ve olacakları "Levh-i Mahfuz" adlı bir levhaya yazıp evrendeki katmanlardan birisine asıyor. Gene İslam mitolojisine göre tanrının ‘’ol’’ demesi ile olanlar olup bitmiş oluyor, İnsan ve diğer varlıklar için hala devam eden ve devam edeceği öne sürülen zaman/mekan/eylem olgusu İslam tanrısı için olup bitmiş bir eylem/zaman/mekan aktivitesi oluyor.

İslam mitolojisine göre, tanrı kendisine tapınması için yarattığı Muhammed ve toplumuna ibretlik hikaye olsun diye, gene İslam tarihine göre yaklaşık olarak 5500-6000 sene arasında süren bir zürriyet toplumları tragedyası yaratıyor. Gene bu kabile ve toplumlara Kuran’da yazılanlara göre 24-28 ve sonraki (tabiyun dönemi sonrası) dönem hadislere dayanarakta 124,000 (bazı söylemlerde bu rakam 80,000 ila 300,000 arasında seyrediyor) peygamber (teoride bunların hepside Muhammed’in atası oluyor aynı zamanda) göndererek kendisine tapınmaları içinde uyarıyor ama bütün bu peygamber ve kabileleri tapınmamaları içinde yarattığından dolayı kimse tapınmıyor, bütün bu tragedya sadece Muhammed ve toplumu için kıssa/ibret olsun diye yapılıyor. Üstelik bütün bu anlatım sadece antik Dünya’nın bilinen sınırları içerisinde yani Orta Doğu merkezli ve Yahudilerden oluşan bir toplum içinde yaşanıyor Muhammed’e kadar.

Bütün bu yazılanlar özellikle; Hud/118-119 ayetinde ''Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.'' belirtildiği gibi açıklanırken, Yunus/99 ayetinde ‘’Ey Muhammed rabbin dileseydi, yeryüzünde İnsanların hepsi inanırdı’’ söylemiyle açıkça tanrı ceheneme göndermek ve işkence yapmak için bir takım varlıklar ve İnsanlar yarattığını ifade eder. Gene aynı şekilde, Isra/ 49, Isra/97, Araf/179, Kehf/28, Nahl/37, Nahl/108, Rad/33, Maide/41, Araf/101, Bakara/7, Enam/39, İnsan/30, Tekvir/29 ve Şura/24 ayetlerinde de özellikle bazı İnsan’ları kendisine tapmaması için yarattığını ve onların tapmaması içinde bir çok önlem aldığını ve zaten tapmalarınıda istemediğini belirtir. Bu ayetlere göre tanrı kendisine tapmaması için canlılar yarattığını özellikle ibret olsun diye söyler. Gene bu İslam tanrısı kendisine tapmaması için yarattığı İnsanlar’a sonsuza kadar işkence yapması için bilinç sahibi olduğu izlenimi verilen ve kendisi ilede sık sık konuşan cehennemi özellikle yaratıyor, cin ve İnsanlar’dan oluşan bu kitleyi cehenneme gönderdikçe de (her şeyi bildiği sık sık tekrarlanan tanrı) bilgilenmek amacıyla Kaf/30’uncu ayette cehenneme ‘’doldunmu?’’ diye soruyor, ‘’(hayır dolmadım!) daha varmı?’’ diye tanrının sorusunu cevaplıyor cehennemde. Tanrı aşağılamada sınır tanımıyor, cehenneme bilinç veriyor ama bir çok varlığa vermiyor.

Bu söyleme paralel olarak Buhari’nin aktardığı hadislerde; Musa’nın tanrıya yalvarıp atası Adem’le görüşmesi sonucunda oluşan diyalogda ‘’Hz. Adem: "Öyleyse sen, (bu söylediğin şeyin) ben yaratılmazdan önce Allah`ın (kader/ Levh-i Mahfuz) kitabında yazılmış olduğunu görmedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince: "Öyleyse Allah`ın kazası (hükmü) benden önce cereyan etmiş bir şey hakkında beni niye levmediyorsun?" dedi." (4845 nolu hadis) Şeklindeki ifade ile kaderin zaten olmuş olan bir şey olduğu yani İnsan’ın iradesinin olmadığı ifade edilirken, Araf/172-173 ayetlerinin içeriği (tefsiri) sorulan bir başka diyalogda ise "Allah Teala hazretleri, Hz. Adem`i yarattı sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Rabb Teala, ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi. Cemaatten bir adam: "Ey Alla`ın Resulü! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resulullah (sav) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehenneme koyar." (613 nolu hadis) söylemi ile açık ve net olarak İslam mitolojisine göre tanrı seçilmiş bir zümre olarak kendisine sonsuza kadar tapacak bir azınlık toplum yaratırken, onların daha iyi tapınmalarını sağlamak için ve bilinmeyen bazı diğer nedenlerle kendisine tapınamayacak bir çoğunluk toplum yarattığını da belirtir ısrarla.

Sonuç olarak İslam mitolojisine göre İnsan ve diğer varlıklar kendilerine biçilen bir rolü yaşamaya mahkumdurlar ve buna kader derler, şanslıysalar Müslüman olarak yaradılıp kendilerine biçilen senaryo’nun sonucunda ya hemen yada bir süre cehennemde işkence gördükten sonra cennete giderek sonsuza kadar mutlu ve mesut yaşacaklardır (cennet anlatımları sadece erkeklere yönelik bir cennetide tasvir eder ayrıca yani cennet erkekler için tasarlanmıştır), yada şanssızsanız sonsuza kadar cehennemde işkence göreceksiniz demektir.

İnsan onuruna ve varlığına hakaret eden bu ayetler ve mitolojik anlatımlar sonucunda İslam tanrısı, İnsan’ı sadece kendi egosunu tatmin etmek için yaratmıştır sonucu bir yana, İslam terminolojisindeki ‘’İnsan iradesi neticesinde cennete yada cehenneme gidecektir’’ önermesini çürütecek şekilde, bu ayetlerde kendisini yalanlamakta, önceden sadistçe kaderler belirlemekte ve uygulamakta olduğunu anlatır bizlere. Bu konu karşı ayetler ve hadislerle birlikte incelenecek olursa eğer Kuran’ın kendi içinde çelişkiye düştüğüde ortaya çıkar, diğer mitolojik anlatımlardan ayrı olarak İslam’i hikaye bütünü içerisinde olaylar kurgu ve anlatım olarak sık sık çelişir, çelişkileri kapatabilmek adına bu yüzden İslam din adamları güncel söylemlerinde, sadece Müslüman olarak yaradılıp ödüllendirilen İnsan’ların bir kısmının yaşacakları kader olan, İnsan’ın iradesi varmış gibi davranma senaryosunu bir bütünün söylemiymiş gibi teorize edip söylerler.

Kaynaklar:
1-  Kuran
2-  Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3-  Kuran’ın eleştirisi, cilt 1, İlhan Arsel
4-  Câhiliye’den İslâm’a Geçiş: Tebliğ ve Sosyal Akışkanlık, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:14 Sayı:1 Yard. Doç. Dr. Vejdi Bilgin
5-  Kur’an ve üst tanrı inancı e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi Sayı:3 William Montgomery Watt (Edinburg) Çevirenler: Dr. Arif GEZER-Dr. Ömer PAKİŞ
6-  Tasavvuf ve Bid’at. Prof. Dr. Abdulhakim Yüce
7-  Çeşitli Yönleriyle din, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 28, Prof.Dr. Günay Tümer
8-  Bir Tefsir Problemi Olarak Bütün Varlıkların Allah'ı Tesbih Etmesi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:15 Sayı:2 Dr. Celil Kiraz
9-  İslam bakış açısında Hz. İbrahim: İslam öncesi Arabistan’da monoteizm’in gelişimi üzerine düşünceler, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi 2006 sayı:1 Khalil Athamina (Birzeit Üniversitesi) Çeviren Dr. Ali Osman Kurt
10- İslam’dan önce Arap yarımadasında putperestlik ve yayılışı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:6 Sayı:1 Hüseyin Atay
11- Risalet öncesinde Arap yarımadasındaki dinler ve bir peygamber beklentisi Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi Sayı:6 Yard.Doç.Dr. Sıddık Ünalan
12-Hz.Peygamberin hadislerinde ‘’kader’’ kavramı, AÜSBE TİBAD yüksek lisans tezi, Fikrullah Çakmak 2007
13-İslam’ın ilk siyasallaştırma sürecinde ‘’kader’’ inancı, AÜİF dergisi sayı:2, cilt:43/249-276, Yard.Doç.Dr. Abdulhamid Sinanoğlu 2002