17 Eylül 2013 Salı

İslamiyete Göre Kavim Kavramına Bakış

 
 
İslamiyet'te kavim kavramı ve algılayışı özellikle son 50 yıldır hızlanarak değişmektedir, bu değişim gene özellikle Türkiye'de yaşanmaktadır. İlk dönem islam ile sonrasındaki dönemlerdeki İslam'ın kavim kavramına ilgisi farklıdır. İslam'da kavim kavramı ile ilgili yorumlar 10. yüz yıldan sonra görülmeye başlamıştır. Kavim kavramı ile ilgili yorumlar ağırlıklı olarak 13. yüz yılda başlar. Öncesinde ve özellikle ilk dönemde kavim kavramının ilginç bir yönü yoktur, sosyal toplumda ki algılamasına paralel din söyleminin içerisinde kullanılır, yani ayrıca bir anlam yüklenmez.
 
Arap kültüründe, sayısı 35'e ulaşacak kadar çok çeşitli topluluk isimleri olduğunu belirtmek gerekir. Bu topluluk isimlerinden sadece 13'ü Kuran'da geçmektedir. Bu isimlendirmeler içerisinde kavim, kabileden büyük, Şa'b dan küçük topluluklar için kullanılmışsa da, genel olarak ''Kavim kelimesi: kabile, aşiret, kişi, grup, topluluk, erkek topluluğu, idareci / yönetici, yönetilenler / tebaa'' anlamında kullanılmıştır Kuran'da. İlk dönem Arap toplumunda kavim kavramı günümüzden oldukça farklı algılanmıştır. ''Erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur." Nisa Suresi 34. ayeti nedeniyle kavim kavramı sadece erkekleri temsil eder, kadınlar erkeklere bağlı oldukları için kavim içerisinde yer alırlar. Bu görüş çoğunlukla ve günümüze kadar kabul görmüştür. Dolayısıyla "kavim" kelimesi, Arapça'da zaman zaman "sadece erkekler topluluğu" anlamında kullanılmaktadır. Kelimenin Kuran'da genel olarak "kadın ve erkeklerden oluşan topluluk" anlamına geldiğini günümüz din adamları ifade etmektedir.
 
Lugatçılara göre bir adamın kavmi dendiği zaman onun Şia (taraftar) sı ve aşire (yakınları) tidir. "Kamus-ı Türki de "Kavim" kelimesinin karşılığı olarak şunlar belirtilmiştir: " Aralarında münasebet olup bir heyet teşkil eden insanlar, insan topluluğu, küçük ümmet veya bir büyük ümmetin bir şubesi, bir peygamberin gönderildiği cemaat, meselâ Nuh'un Kavmi, Lut'un Kavmi gibi.'' Kavim kelimesi günümüzdeki yanlış algılamanın aksine Millet anlamına gelmez. Günümüz anlamıyla Milleti oluşturan unsurlardan birisi kavim olabilir. Peygamberler'le ilişkili olan "kavim" kelimesi, genellikle "ümmet'' anlamını taşır. Milletten geniştir, birkaç milletten meydana gelmiş olabilir." Kuranda geçen millet kelimesi, Türkçe'deki anlamından farklı olarak ''din'' anlamında kullanılır. Şu halde, Araplar "millet" kelimesini Kuran'da geçtiği şekliyle "din" anlamında kullanırlarken, bugün Türkçe'de kullanılan topluluk anlamındaki "millet" kelimesi yerine ise, tam olarak karşılamasada en azından ifade ettiği şekil itibariyle "şa'b" kelimesini kullanmaktadırlar. Osmanlı'da millet kavramı 19. yüz yıl ortalarına kadar, Yahudi Milleti, Rum milleti, Ermeni milleti şeklinde dinsel topluluk anlamında kullanılmıştır, o döneme kadar Türk milleti, Kürt milleti vb. kavramlar kullanılmamıştır.
 
Kavim kelimesi yerine Kuran'da çoğunlukla ''ümmet'' kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime Kuran'da ''din, zaman, önder - lider, soy sop, alimler topluluğu, bazı özelliklerinden dolayı değişik sınıflar halinde bir araya gelmiş canlılar topluluğu, aynı şekilde bir görüş etrafında bir araya gelerek bir sınıf oluşturmuş insan topluluğu'' anlamlarında geçmektedir. Kuran'da geçen Ümmet'in (halk, cemaat), Arapça "ümm / anne" ile alakalı olduğu söyleniyorsa da bunun aslında ya İbranice'den veya Arami dilinden alınmış olması muhtemeldir. Ancak bütün bu anlamlarda ortak söylem "topluluk"tur. İster bir görüş, ister bir hayat tarzı, isterse bir din'i kabul edenler topluluğuna ümmet densin, anlam aynıdır. Ümmet kelimesinin "zaman" anlamı bu "topluluk" anlamından ayrılmaktadır. Ayrıca Kuran'da hayvan topluluklarına da ümmet denmektedir. "Ümmet" kelimesi, "kavim"den daha büyük bir toplum kitlesini içine almaktadır. Kısaca ümmet, kavimden geniş ve büyük bir toplumdur.
 
Kavim, ümmet vb. benzer sözcüklerle ifade edilen ''topluluk'' kavramı, Kuran'da kullanılan, bir peygamberin tebaası, inanan topluluğu şeklinde kullanıldığında da bir kaç sorun oluşturmaktadır. Öncelikle tanrı Kuran'da peygamberleri ancak bir toplum yoldan çıktığında, onları uyarmak ve doğru yola döndürmek için gönderdiğini söyler. Bu söylemi şüphede bırakan da efsaneler vardır Kuran'da. Örneğin peygamberlerin önemli bir kısmı baba'dan oğula aktarır bu görevi. Gene aynı zamanda ve yerde yan yana peygamberlik yapan Musa ve Harun örneğinde olduğu gibi, İbrahim ve yeğeni Lut'un aynı zamanda ve yan yana peygamberlik yaptığı belirtilir. Yunus suresi 47. ayet ve Nahl suresi 36. ayetlerde belirtildiği gibi her ümmete bir peygamber gönderdiğini söyleyen tanrı'nın sözü günümüzde bilimsel anlamda kanıtlanamamaktadır. Örneğin Türk tarihinin hiç bir yerinde bir peygamberden söz edilmez. Avusturalya kıtasında yapılan antropolojik incelemelerde, Aborijinler’de aynı kökten gelen ama dil gruplarının birbiriyle anlaşamadığı 600 dil bulunduğu saptanmıştır. Ama neredeyse hiçbirinin dilinde, kölelik, köle, din, kitap, din adamı, şef, peygamber, reis, sömürü kelimeleri yoktur.
 
Sonuç olarak kavim kavramı İslam dininde günümüzdekinin aksine belli bir topluluk için kullanılmıştır. Zaman zaman cansız varlıklar içinde kullanılırken, amacın ortada bir topluluk olduğunu vurgulamak olduğu açıktır. Bütün bu tanımların, sayıları 35'i bulan sınıflandırılmış toplulukların, Arap geleneklerine uygun isimlendirmesinden hareketle yapıldığı unutulmamalıdır. Orta doğu ve Yahudi tarihine uygun olarak bölgede hüküm sürmüş olan rahip kralların İbrani dinlerdeki tanımını yapan, Yunus suresi 47. ayet'te açık şekilde betimlenen bir topluluk ve onları tanrı adına yöneten rahip kral geleneği Kuran'da da varlığını sürdürürken, kavim kavramı antik çağdan orta çağa kadar kullanılan anlamından farklı bir anlamda kullanılmamıştır.
 
 
Kaynaklar:
1- Kuran (H.Yazır, Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed, Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- Tefsirde Semantik Metod ve Kuran'da Kavm Kelimesinin Semantik Analizi, Yrd.Doç.Dr. Ali Galip Gezgin, Ötüken Yayınları, 2002
4- Esbab-ı Nüzul ve Kuran'ın Anlaşılması, Yakup Bıyıkoğlu, Rağbet Yayınları, 2005
5- Kuran'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, Prof.Dr. Toshihiko Izutsu, Çev. Selahattin Ayaz, Pınar yayınları, 1991