İslam
dini içerisinde en çok tartışılan konulardan birisi fakirlik ve zenginliğin din
içerisindeki yeri ve anlamı olmuştur. Özellikle Muhammed'in yetim ve öksüz
olarak yakın akrabalarınca bakılıp büyütülmesi, genç bir erkek olarak iş yaşamına
atılması ve zamanla evleninceye kadar kıt kanaat fakir yaşaması (1), İslam'ın
fakirlere Arap geleneklerinden biraz farklı olarak bakmasına yol açmıştır.
İslam öncesi şehirli Arap geleneklerinde fakir olmak çok kötü bir durumdur, fakirler
kölelerin üstünde bir sınıftır, ama netice de o tanrıların yüzüne gülmediği ve
cezalandırdığı bir talihsiz zavallıdır. Aksine Bedeviler arasında hemen hemen
herkes kabile olarak top yekün fakirdir, bu nedenle fakir olmak Bedeviler için
doğal bir sonuçtur ve utanılacak bir şey değildir. Fakir olmak, zaten ilkel
komünal bir avcı toplayıcı yaşam süren Bedeviler için dayanışmanın ve hayatta
kalmanın en büyük dayanağıdır. Bir çok konu ve tanımın aksine Fakir kelimesi
Kuran'da çoğulu fukara ile birlikte sadece on iki yerde geçer. Fakirlik ve miskinlik bir birine
yakın kavramlar olarak İslam'da sık sık aynı anlamda yada bir biriyle
karıştırılarak kullanılmıştır.
İlk
müslümanlar arasında fakir, köle ve varlıksız insanlar çoğunluktaydı, büyük
çoğunluğu Arap toplumu için henüz yetişkin sayılmayan çok genç yaşlardaydı ve
bunların içindeki zengin ailelerden gelen bir kaç Müslüman'da dahil hepsi
ekonomik bakımdan ailelerine muhtaçtı (2). Mekke döneminde Müslüman olanlar
içinde kaele alınacak zenginliğe sahip tek kişi Ebu Bekir'dir. Gene aynı
dönemde (İslam kaynaklarınca) zengin olarak tanımlanan 4 - 5 kişi dışındaki tüm
toplum fakir ve zayıftır. Mekki ayetlerde fakire yardım etmek (3) tanrıya
hizmet olarak belirtilir. Buna rağmen Mekki ayetlerin son dönemlerinde
özellikle malı ile tanrıya hizmet edenlerin faziletlerinden ve ödüllerinden
bahsedilmeye başlanmıştır. Medine'ye göç eden Müslümanlar'dan Kuran'da fakirler olarak söz
edilmesinde, canlarını kurtarmak için mallarını Mekke'de bırakarak
Medine'ye sığınmaları en büyük etkendir. Fakirlere yardım ve dayanışma konuları (4)
ile birlikte malı ile cihad'a (5) yani tanrıya harcama, Medine'de övülen ve
ödüllendirilen bir kavram olarak ortaya çıkar.
İslam
din algısında kader olgusu var oluşu tanımlar. İnsan daha doğmadan kaderi
yazılmış ve değiştirilemez şekilde bu önceden belirlenmiş yaşamı, yaşamak
zorunda olmanın verdiği fatalist bakış açısıyla, içinde bulunduğu durumu
kabullenmiştir. Tek umudu bir gün tanrının onu zengin etmesini ummaktır (6).
Zenginlik'te, fakirlik'te tanrının bir takdiridir (7). Unutulmamalıdır ki
İslam'ın ilk dönem kurucu asli unsurunu oluşturan Kureyş kabilesi, yani İslam'a
şekil veren ruh tamamen tüccar şehir devleti kültüründen çıkmıştır. Doğal
olarak zenginliği asla red etmemiş, hatta zengin olmayı ilahi bir lütuf (8)
saymıştır. Bu nedenle sınıflı bir sistem olan İslam, zenginliği 1. sınıf
vatandaş olmanın (9) ilk kurallarından birisi yapar. Zenginlik bir ödül
olduğuna göre fakirlikte bir cezadır (10). Bir ömür süren bu birinci sınıf
vatandaş olmaya dair belirsiz bekleyişte, İnsan ancak tanrıya dua ederek (11)
geleceğinin değişmesini umabilir. Bazen bu bekleyişi daha somut ve güzel sonuca
ulaştıracağı düşünülen mucizevi dualar (12) tavsiye edilsede, son dört yüz
yıldır bu tavsiyenin işe yaramadığıda kesindir.
Bu
sınıfsal ayrım kendi içerisinde bir doktirininde gelişmesini sağlamıştır. Her
şeyden önce fakirlik tanrının bir cezası (13) olarak algılansada, aslında bunu
değerlendiren için büyük bir nimet olabilmektedir (14). Zenginlik ancak helal
yolla elde edilirse ve fakirlere sadaka vermek başta olmak üzere tanrı adına
vb. kullanılırsa gerçek hazinedir (15). Bu nedenle fakirlikte de, zengilikte de
tanrının isteklerine dikkat ve riayet etmek
gerekir (16). Fakirlik İnsan'ı daha sade yaşamaya ittiği için Dünya'ya ait
günahlardan mecburen kaçınmasını sağlar (17), fakirlik aynı zamanda tanrı
tarafından bir sınavda olabilir (18), bu nedenlerle fakir durumuna şükretmek
zorundadır (19). Haline şükreden ve tanrının emrinden çıkmayan fakir (20),
tanrınında sevgi ve takdirini kazanır (21). Bu nedenle fakirleri sevmek
zenginlere ayrıca sevap kazandır (22). Fakirler bu durumları nedeniyle
yaşadıkları topluma tanrının lütfunu sağlarlar (23). Zenginlik özellikle
Dünyevi bir avantajdır (24). Zengin olmak büyük sorumluluk getirir İnsana (25).
Doğal olarak bu sorumluluk içerisinde tanrının emanetini korumakta vardır (26).
Tüm bu nedenlerle fakirlerin zenginlerden önce cennete gireceğine inanılmıştır
(27).
İslam'da
cehennemi dolduran İnsanlar'ın önemli bir kısmının zenginler ve kadınlar
olduğuna inanılır (28). Fakirliğin bütün bu avantajlarına rağmen genede
Muhammed fakirlikten hep korkmuştur (29). Aslında İslam toplumunun neredeyse
tamamına yakını, tarih boyunca tanrı katında en makbul olan fakirlikten korkmuş
ve kurtulmanın her çaresinide aramıştır. Zenginlik sadece bu Dünya'da güzel
yaşamanın aracı değildir. İslâmda ki bazı ibadetleri yerine getirmek zengin olmaya
bağlıdır. Örneğin hac, zekat, kurban, fıtır sadakası, diğer sadakalar, cihada mali
destek, hayır-hasenat işlerinin tamamı zenginlikle yerine getirilebilen ve
sevâbı çok olan ibadetlerdir. Zengin olmadan bir kişinin bu ibadetleri yerine
getirmesi ve vaad edilen sevapları kazanması mümkün değildir. Sahabe olarak
bilinen ilk Müslümanların fakirlerinden çoğu, ''zenginler bizim gibi ibadet
ettikten başka, malları ile hayırlı işler yaparak çok sevap kazanıyorlar
diyerek, agniya-yı şakirine (şükreden zenginlere) imrenirlerdi.'' Gene aynı
şekilde hem fakir hemde kadın olanlar, ortadaki bu haksız rekabeti bir ara
Muhammed'e resmen şikayet etmiştir.
İslam'da
fakir kavramının en öne çıktığı dönem Medine'de geçen ilk 2 yıllık süreçtir.
Kıt kanaat geçinen Medine'li Müslümanlara katılan ve büyük çoğunluğu neredeyse
açlık sınırında olan Mekke'li Müslümanlar dışında, birde belli bir aşiret grubu
oluşturmayan kişiler, mevali ve azadlı kölelerden oluşan, Mescid-i Nebevide kalan
Sahab-ı Suffa denilen gerçek anlamda fakirlerden oluşan kitle, fakir kavramının
ortaya çıkmasında en önemli etkendir. İslam'daki fakirlere sadaka verme ve
toplumsal dayanışma geleneği ve inancı bu devirde geliştirilmiştir. Hatta eski
bir Arap geleneği olan kabile reisinin, kabiledeki fakir, yetim ve yaşlılar gibi bakıma muhtaç kişilere
sadaka vermesi geleneği, gene eski bir Arap geleneği olan kabile reisinin
ganimetten 5/1 oranında pay alması geleneği (30) birleştirilerek bizzat
devletin sadaka verdiği bir organının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İlk dönem
İslam'da bütün bu fakirlerin bakımı mecburen Muhammed'in cömertliğine muhtaçtı.
İşin aslı Muhammed'te özellikle Medine'deki ikinci yılından sonra, ganimet
gelirlerin artmasıyla birlikte çok cömert olmakla ün saldı. Sadece fakirlere
değil aynı zamanda İslam birliğine gireceğini düşündüğü herkese çok cömert
dağıttı bu malları. İslam bu süreçte bir sadaka kanunuda çıkardı (31).
Notlar:
1-
O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni hidayetten habersiz bir halde bulup
da hidayete iletmedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi? (Duha Suresi -
6/7/8. Ayet)
2-
“ Kuvvetli mü’min, zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir”
3-“Yoksul, insanların kapılarında dolaşan
bir-iki lokma veya bir-iki hurma ile kapıdan çevirdiğin kimse değildir. Asıl
yoksul olan, başkasına muhtaç olmayacak kadar imkân bulamayan, kimsenin de pek farkında
olmadığı, dolayısıyla kimsenin kendisine sadaka vermediği, ama kendisi de
kalkıp da dilencilik etmeyen kimsedir.”
4-
“Komşusu aç iken, tıka basa karnını doyuran kimse (gerçek) mü’min değildir”
5-
Allah yolunda canlarınızla ve mallarınızla cihâd ediniz. (Saf Suresi - 15.
Ayet)
6-
Dilediğine de sayısız rızık verirsin. (Ali İmran Suresi - 27. Ayet)
7-
Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. (Rad Suresi - 26.
Ayet) ''Allahü teâlâ buyurdu ki: (Kimisi
ancak zengin olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o fakir olsa idi, [fakirliğe
sabredemez] küfre girerdi. Kimi de
ancak fakir olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o zengin olsaydı, [mal
onu azdırır] küfre giderdi. Kimi de
ancak sıhhatli olmakla imanını kurtarabilir. O hasta olsaydı, [hastalığa
sabredemez] küfre düşerdi.
[Bunun için genelde müslüman kulumun hakkında ne hayırlı ise onu veririm)''
8-
Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar,
rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar.
Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar? (Nahl Suresi - 71. Ayet)
9-
“Üstteki el (veren el), alttaki elden (alan
el) daha hayırlıdır.”
10-
“Şurası muhakkak ki, kişi, işlediği günah sebebiyle rızkından mahrum edilir.” ''Fakirlik, iki cihanda da, yüzkarasıdır.''
11-
Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde
lütuf ve ihsanıyla zenginleştirecektir.
(Tevbe Suresi - 28. Ayet)
12- “Her kim her gece Vakıa Suresi’ni okursa, ona fakirlik
dokunmaz.”
13- ''Fakirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.''
14- ''Fakirlik, dünyada mümine hediyedir.'' ''En
üstün kimse, malı az olduğu için değer verilmeyen mümindir.''
15- ''Allahü teala birine çok mal verir, bu da
malını Allahü tealanın razı olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta
etmek, imrenmek yerinde olur.'' ''Mal, salih kimse için ne güzeldir.'' “ Servet bir müslüman
için ne güzel arkadaştır. Yeter ki, o servetinden fakire, yetime ve yolcuya
vermiş olsun”
16- ''Fakirlik küfre sebep olur.'' İnsan zengin
olunca azar. (Alak
Suresi - 6/7. Ayetler)
17-
''Cennettekilerin çoğu fakirlerdir. Hor
görülen fakirler Cennetliktir.''
18- Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan ve
ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele. (Bakara
Suresi - 155. Ayet)
19-
''Allahü tealanın takdirine razı olan
fakirden üstünü yoktur.''
20- ''Sabreden fakir, şükreden zenginden daha
üstündür''
21- ''Fakir, Allahü tealanın dostudur.''
22- ''Fakirlerinizin gönlünü alarak bana yaklaşın.''
''Fakirleri sevin, onları seveni, Allahü teala sever.''
23- ''Fakirleri hor görmeyin. Onların hürmetine
yardım görüyor ve rızıklanıyorsunuz.''
24- ''Mal ile şeref kazanılır.''
25- ''Allahü teala bir kuluna mal ve ilim verir. Bu
kul da haramlardan kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları
bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.''
26- ''Malı telef etmek haramdır, malı uğrunda
öldürülen şehittir.''
27- ''Fakirler zenginlerden önce cennete
girecektir. Zenginler hesap verecekleri için gecikeceklerdir.''
28-
''Cehennemin çoğu zengin ve
kadınlardır.''
29- '' Hz.Peygamber bir seferinde (Allahım,
fakirlikten ve küfürden Sana sığınırım.) diye duâ edince, bir adam; (İkisini
birbirine denk mi kabul ediyorsun?) dedi. Bunun üzerine Hz.Peygamber, (evet)
cevabını verdi.''
30-
Ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Rasûlüne, onun
akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. (Enfâl Suresi - 41.
Ayet)
31-
Sadakalar / zekat malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir:
fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri
yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlügünü yitirmiş olanlar, borçlular,
Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah alim'dir, hakim'dir. (Tevbe Suresi
60. Ayet)
Kaynaklar:
1- Kuran (H.Yazır,
Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed,
Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2-
Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3-
Diyanet İslam Ansiklopedisi, Fakir Maddesi, 12. cilt
4-
Ashab-ı Suffa, Doç.Dr. Mustafa Baktır, Timaş Yayınları, 1990
5-
Demografik Değişkenler Açısından İlk Müslümanlar, Prof.Dr. Abdurrahman Kurt,
UÜİF Dergisi, Cilt:18, Sayı:2, 2009
6-
Hz. Muhammed Mekke'de, Prof.Dr. W. Montgomery Watt, Çev. Do.Dr. M. Rami Aras -
Doç.Dr. Azmi Yüksel, AÜİF Yayınları, 1986
7-
İslamdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Dr. Neşet Çağatay, AÜİF Yayınları,
1957
8-
Rızık ve Kazanç Anlayışı Üzerine Bir İnceleme, Dr. Fikret Karaman, FÜİF
Dergisi, Sayı:1, 1996
9-
Sosyal Güvenlik Açısından Zekat, Prof.Dr. Turan Yazgan, TDAV Yayınları, 1987
10-
Diyanet İslam Ansiklopedisi, Kader Maddesi, 24. cilt
11-
Büyük İslam Tarihi, İbn Kesir, Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yayınları, Cilt:
1-7-8-9-10-11-12-13, 1994
12-
Dinler ve Mezhepler Tarihi, 1 ve 2. Cilt, Ebu’l Feth Muhammed B. Abdulkerim
Şehristani, Çev. Muharrem Tan, Işık Akademi Yayınları, 2006
13-
Hz. Peygamberin Hadislerinde Kader Kavramı, Fikrullah Çakmak, AÜSBE TİBA,
Yüksek Lisans Tezi, 2007
14-
Siyer, Muhammed İbn İshak, Yay.Hazırlayan: Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çev.:
Sezai Özel, Akabe Yayınları, 1988
15-
Hz. Muhammed’in Hayatı, İbn Hişam, Çev.: Prof.Dr. İzzet Hasan – Prof.Dr. Neşet
Çağatay, AÜİF Yayınları, 1971
16-
Kuran'da ve İslam Öncesi Arap
Düşüncesinde ‘’Dehr’’ Kavramı, Dr. Mustafa Öztürk, OMÜİF Dergisi, Sayı:16, 2003
17- Asrı Saadet, Mevlana Şibli, Çeviri:Ö.Rıza
Doğrul, Sadeleştiren: O.Zeki Mollamehmetoğlu 1-2-3-4-5. Ciltler, 1978
18-
Uydurma Olduğunda İttifak Edilen Hadisler, Aliyyül Kari, Çev. İbrahim Kutlay,
İnkilap yayınevi 2008
19-
Kaza ve Kader İle İlgili hadislerin İncelenmesi, İbrahim Civelek, ÇÜİF Yüksek
Lisans Tezi, 2006
20-
Kuran'ın Kader Konusuna Bakışı, Davut Küskü, AÜİF Yüksek Lisans Tezi, 2006
21-
Fakirlik ve Zenginlikle İlgili Hadisler Üzerine Bir Deneme, Yrd.Doç.Dr. Saffet
Sancaklı, CÜİF Dergisi, Cilt:5, Sayı:1, 2001
22-
Hz. Peygamber ve Sosyal Dayanışma, Doç.Dr. Mehmet Soysaldı, DAA Dergisi,
Sayı:44, 2002
23-
İslamda Çalışmanın Yeri ve Önemi, Doç.Dr. Mehmet Soysaldı, İAADK Dergisi,
Sayı:217, 2006