15 Eylül 2013 Pazar

İslam ve Fakirlik

 
İslam dini içerisinde en çok tartışılan konulardan birisi fakirlik ve zenginliğin din içerisindeki yeri ve anlamı olmuştur. Özellikle Muhammed'in yetim ve öksüz olarak yakın akrabalarınca bakılıp büyütülmesi, genç bir erkek olarak iş yaşamına atılması ve zamanla evleninceye kadar kıt kanaat fakir yaşaması (1), İslam'ın fakirlere Arap geleneklerinden biraz farklı olarak bakmasına yol açmıştır. İslam öncesi şehirli Arap geleneklerinde fakir olmak çok kötü bir durumdur, fakirler kölelerin üstünde bir sınıftır, ama netice de o tanrıların yüzüne gülmediği ve cezalandırdığı bir talihsiz zavallıdır. Aksine Bedeviler arasında hemen hemen herkes kabile olarak top yekün fakirdir, bu nedenle fakir olmak Bedeviler için doğal bir sonuçtur ve utanılacak bir şey değildir. Fakir olmak, zaten ilkel komünal bir avcı toplayıcı yaşam süren Bedeviler için dayanışmanın ve hayatta kalmanın en büyük dayanağıdır. Bir çok konu ve tanımın aksine Fakir kelimesi Kuran'da çoğulu fuka­ra ile birlikte sadece on iki yerde geçer. Fakirlik ve mis­kinlik bir birine yakın kavramlar olarak İslam'da sık sık aynı anlamda yada bir biriyle karıştırılarak kullanılmıştır.
 
İlk müslümanlar arasında fakir, köle ve varlıksız insanlar çoğunluktaydı, büyük çoğunluğu Arap toplumu için henüz yetişkin sayılmayan çok genç yaşlardaydı ve bunların içindeki zengin ailelerden gelen bir kaç Müslüman'da dahil hepsi ekonomik bakımdan ailelerine muhtaçtı (2). Mekke döneminde Müslüman olanlar içinde kaele alınacak zenginliğe sahip tek kişi Ebu Bekir'dir. Gene aynı dönemde (İslam kaynaklarınca) zengin olarak tanımlanan 4 - 5 kişi dışındaki tüm toplum fakir ve zayıftır. Mekki ayetlerde fakire yardım etmek (3) tanrıya hizmet olarak belirtilir. Buna rağmen Mekki ayetlerin son dönemlerinde özellikle malı ile tanrıya hizmet edenlerin faziletlerinden ve ödüllerinden bahsedilmeye başlanmıştır. Medine'­ye göç eden Müslümanlar'dan Kuran'da fakirler olarak söz edilmesinde, canlarını kurtarmak için mallarını Mekke'de bırakarak Medine'ye sığınmaları en büyük etkendir. Fakirlere yardım ve dayanışma konuları (4) ile birlikte malı ile cihad'a (5) yani tanrıya harcama, Medine'de övülen ve ödüllendirilen bir kavram olarak ortaya çıkar.
 
İslam din algısında kader olgusu var oluşu tanımlar. İnsan daha doğmadan kaderi yazılmış ve değiştirilemez şekilde bu önceden belirlenmiş yaşamı, yaşamak zorunda olmanın verdiği fatalist bakış açısıyla, içinde bulunduğu durumu kabullenmiştir. Tek umudu bir gün tanrının onu zengin etmesini ummaktır (6). Zenginlik'te, fakirlik'te tanrının bir takdiridir (7). Unutulmamalıdır ki İslam'ın ilk dönem kurucu asli unsurunu oluşturan Kureyş kabilesi, yani İslam'a şekil veren ruh tamamen tüccar şehir devleti kültüründen çıkmıştır. Doğal olarak zenginliği asla red etmemiş, hatta zengin olmayı ilahi bir lütuf (8) saymıştır. Bu nedenle sınıflı bir sistem olan İslam, zenginliği 1. sınıf vatandaş olmanın (9) ilk kurallarından birisi yapar. Zenginlik bir ödül olduğuna göre fakirlikte bir cezadır (10). Bir ömür süren bu birinci sınıf vatandaş olmaya dair belirsiz bekleyişte, İnsan ancak tanrıya dua ederek (11) geleceğinin değişmesini umabilir. Bazen bu bekleyişi daha somut ve güzel sonuca ulaştıracağı düşünülen mucizevi dualar (12) tavsiye edilsede, son dört yüz yıldır bu tavsiyenin işe yaramadığıda kesindir.
 
Bu sınıfsal ayrım kendi içerisinde bir doktirininde gelişmesini sağlamıştır. Her şeyden önce fakirlik tanrının bir cezası (13) olarak algılansada, aslında bunu değerlendiren için büyük bir nimet olabilmektedir (14). Zenginlik ancak helal yolla elde edilirse ve fakirlere sadaka vermek başta olmak üzere tanrı adına vb. kullanılırsa gerçek hazinedir (15). Bu nedenle fakirlikte de, zengilikte de tanrının isteklerine dikkat ve riayet  etmek gerekir (16). Fakirlik İnsan'ı daha sade yaşamaya ittiği için Dünya'ya ait günahlardan mecburen kaçınmasını sağlar (17), fakirlik aynı zamanda tanrı tarafından bir sınavda olabilir (18), bu nedenlerle fakir durumuna şükretmek zorundadır (19). Haline şükreden ve tanrının emrinden çıkmayan fakir (20), tanrınında sevgi ve takdirini kazanır (21). Bu nedenle fakirleri sevmek zenginlere ayrıca sevap kazandır (22). Fakirler bu durumları nedeniyle yaşadıkları topluma tanrının lütfunu sağlarlar (23). Zenginlik özellikle Dünyevi bir avantajdır (24). Zengin olmak büyük sorumluluk getirir İnsana (25). Doğal olarak bu sorumluluk içerisinde tanrının emanetini korumakta vardır (26). Tüm bu nedenlerle fakirlerin zenginlerden önce cennete gireceğine inanılmıştır (27).
 
İslam'da cehennemi dolduran İnsanlar'ın önemli bir kısmının zenginler ve kadınlar olduğuna inanılır (28). Fakirliğin bütün bu avantajlarına rağmen genede Muhammed fakirlikten hep korkmuştur (29). Aslında İslam toplumunun neredeyse tamamına yakını, tarih boyunca tanrı katında en makbul olan fakirlikten korkmuş ve kurtulmanın her çaresinide aramıştır. Zenginlik sadece bu Dünya'da güzel yaşamanın aracı değildir. İslâmda ki bazı ibadetleri yerine getirmek zengin olmaya bağlıdır. Örneğin hac, zekat, kurban, fıtır sadakası, diğer sadakalar, cihada mali destek, hayır-hasenat işlerinin tamamı zenginlikle yerine getirilebilen ve sevâbı çok olan ibadetlerdir. Zengin olmadan bir kişinin bu ibadetleri yerine getirmesi ve vaad edilen sevapları kazanması mümkün değildir. Sahabe olarak bilinen ilk Müslümanların fakirlerinden çoğu, ''zenginler bizim gibi ibadet ettikten başka, malları ile hayırlı işler yaparak çok sevap kazanıyorlar diyerek, agniya-yı şakirine (şükreden zenginlere) imrenirlerdi.'' Gene aynı şekilde hem fakir hemde kadın olanlar, ortadaki bu haksız rekabeti bir ara Muhammed'e resmen şikayet etmiştir.
 
İslam'da fakir kavramının en öne çıktığı dönem Medine'de geçen ilk 2 yıllık süreçtir. Kıt kanaat geçinen Medine'li Müslümanlara katılan ve büyük çoğunluğu neredeyse açlık sınırında olan Mekke'li Müslümanlar dışında, birde belli bir aşiret grubu oluşturmayan kişiler, mevali ve azadlı kölelerden oluşan, Mescid-i Nebevide kalan Sahab-ı Suffa denilen gerçek anlamda fakirlerden oluşan kitle, fakir kavramının ortaya çıkmasında en önemli etkendir. İslam'daki fakirlere sadaka verme ve toplumsal dayanışma geleneği ve inancı bu devirde geliştirilmiştir. Hatta eski bir Arap geleneği olan kabile reisinin, kabiledeki fakir, yetim  ve yaşlılar gibi bakıma muhtaç kişilere sadaka vermesi geleneği, gene eski bir Arap geleneği olan kabile reisinin ganimetten 5/1 oranında pay alması geleneği (30) birleştirilerek bizzat devletin sadaka verdiği bir organının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İlk dönem İslam'da bütün bu fakirlerin bakımı mecburen Muhammed'in cömertliğine muhtaçtı. İşin aslı Muhammed'te özellikle Medine'deki ikinci yılından sonra, ganimet gelirlerin artmasıyla birlikte çok cömert olmakla ün saldı. Sadece fakirlere değil aynı zamanda İslam birliğine gireceğini düşündüğü herkese çok cömert dağıttı bu malları. İslam bu süreçte bir sadaka kanunuda çıkardı (31).
 
 
Notlar:
1- O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni hidayetten habersiz bir halde bulup da hidayete iletmedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi? (Duha Suresi - 6/7/8. Ayet)
2- “ Kuvvetli mü’min, zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir”
3-“Yoksul, insanların kapılarında dolaşan bir-iki lokma veya bir-iki hurma ile kapıdan çevirdiğin kimse değildir. Asıl yoksul olan, başkasına muhtaç olmayacak kadar imkân bulamayan, kimsenin de pek farkında olmadığı, dolayısıyla kimsenin kendisine sadaka vermediği, ama kendisi de kalkıp da dilencilik etmeyen kimsedir.
4- “Komşusu aç iken, tıka basa karnını doyuran kimse (gerçek) mü’min değildir”
5- Allah yolunda canlarınızla ve mallarınızla cihâd ediniz. (Saf Suresi - 15. Ayet)
6- Dilediğine de sayısız rızık verirsin. (Ali İmran Suresi - 27. Ayet)
7- Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. (Rad Suresi - 26. Ayet) ''Allahü teâlâ buyurdu ki: (Kimisi ancak zengin olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o fakir olsa idi, [fakirliğe sabredemez] küfre girerdi. Kimi de ancak fakir olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o zengin olsaydı, [mal onu azdırır] küfre giderdi. Kimi de ancak sıhhatli olmakla imanını kurtarabilir. O hasta olsaydı, [hastalığa sabredemez] küfre düşerdi. [Bunun için genelde müslüman kulumun hakkında ne hayırlı ise onu veririm)''
8- Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar? (Nahl Suresi -  71. Ayet)
9-  “Üstteki el (veren el), alttaki elden (alan el) daha hayırlıdır.”
10- “Şurası muhakkak ki, kişi, işlediği günah sebebiyle rızkından mahrum edilir.” ''Fakirlik, iki cihanda da, yüzkarasıdır.''
11- Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde lütuf ve ihsanıyla zenginleştirecektir.  (Tevbe Suresi - 28. Ayet)
12- “Her kim her gece Vakıa Suresi’ni okursa, ona fakirlik dokunmaz.”
13- ''Fakirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.''
14- ''Fakirlik, dünyada mümine hediyedir.'' ''En üstün kimse, malı az olduğu için değer verilmeyen mümindir.''
15- ''Allahü teala birine çok mal verir, bu da malını Allahü tealanın razı olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek yerinde olur.'' ''Mal, salih kimse için ne güzeldir.'' “ Servet bir müslüman için ne güzel arkadaştır. Yeter ki, o servetinden fakire, yetime ve yolcuya vermiş olsun”
16- ''Fakirlik küfre sebep olur.'' İnsan zengin olunca azar. (Alak Suresi -  6/7. Ayetler)
17- ''Cennettekilerin çoğu fakirlerdir. Hor görülen fakirler Cennetliktir.''
18- Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele. (Bakara Suresi - 155. Ayet)
19- ''Allahü tealanın takdirine razı olan fakirden üstünü yoktur.''
20- ''Sabreden fakir, şükreden zenginden daha üstündür''
21- ''Fakir, Allahü tealanın dostudur.''
22- ''Fakirlerinizin gönlünü alarak bana yaklaşın.'' ''Fakirleri sevin, onları seveni, Allahü teala sever.''
23- ''Fakirleri hor görmeyin. Onların hürmetine yardım görüyor ve rızıklanıyorsunuz.''
24- ''Mal ile şeref kazanılır.''
25- ''Allahü teala bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.''
26- ''Malı telef etmek haramdır, malı uğrunda öldürülen şehittir.''
27- ''Fakirler zenginlerden önce cennete girecektir. Zenginler hesap verecekleri için gecikeceklerdir.''
28- ''Cehennemin çoğu zengin ve kadınlardır.''
29- '' Hz.Peygamber bir seferinde (Allahım, fakirlikten ve küfürden Sana sığınırım.) diye duâ edince, bir adam; (İkisini birbirine denk mi kabul ediyorsun?) dedi. Bunun üzerine Hz.Peygamber, (evet) cevabını verdi.''
30- Ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Rasûlüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. (Enfâl Suresi - 41. Ayet)
31- Sadakalar / zekat malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlügünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah alim'dir, hakim'dir. (Tevbe Suresi 60. Ayet)
 
 
 
Kaynaklar:
1- Kuran (H.Yazır, Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed, Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- Diyanet İslam Ansiklopedisi, Fakir Maddesi, 12. cilt
4- Ashab-ı Suffa, Doç.Dr. Mustafa Baktır, Timaş Yayınları, 1990
5- Demografik Değişkenler Açısından İlk Müslümanlar, Prof.Dr. Abdurrahman Kurt, UÜİF Dergisi, Cilt:18, Sayı:2, 2009
6- Hz. Muhammed Mekke'de, Prof.Dr. W. Montgomery Watt, Çev. Do.Dr. M. Rami Aras - Doç.Dr. Azmi Yüksel, AÜİF Yayınları, 1986
7- İslamdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Dr. Neşet Çağatay, AÜİF Yayınları, 1957
8- Rızık ve Kazanç Anlayışı Üzerine Bir İnceleme, Dr. Fikret Karaman, FÜİF Dergisi, Sayı:1, 1996
9- Sosyal Güvenlik Açısından Zekat, Prof.Dr. Turan Yazgan, TDAV Yayınları, 1987
10- Diyanet İslam Ansiklopedisi, Kader Maddesi, 24. cilt
11- Büyük İslam Tarihi, İbn Kesir, Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yayınları, Cilt: 1-7-8-9-10-11-12-13, 1994
12- Dinler ve Mezhepler Tarihi, 1 ve 2. Cilt, Ebu’l Feth Muhammed B. Abdulkerim Şehristani, Çev. Muharrem Tan, Işık Akademi Yayınları, 2006
13- Hz. Peygamberin Hadislerinde Kader Kavramı, Fikrullah Çakmak, AÜSBE TİBA, Yüksek Lisans Tezi, 2007
14- Siyer, Muhammed İbn İshak, Yay.Hazırlayan: Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çev.: Sezai Özel, Akabe Yayınları, 1988
15- Hz. Muhammed’in Hayatı, İbn Hişam, Çev.: Prof.Dr. İzzet Hasan – Prof.Dr. Neşet Çağatay, AÜİF Yayınları, 1971
16- Kuran'da ve İslam Öncesi Arap Düşüncesinde ‘’Dehr’’ Kavramı, Dr. Mustafa Öztürk, OMÜİF Dergisi, Sayı:16, 2003
17- Asrı Saadet, Mevlana Şibli, Çeviri:Ö.Rıza Doğrul, Sadeleştiren: O.Zeki Mollamehmetoğlu 1-2-3-4-5. Ciltler, 1978
18- Uydurma Olduğunda İttifak Edilen Hadisler, Aliyyül Kari, Çev. İbrahim Kutlay, İnkilap yayınevi 2008
19- Kaza ve Kader İle İlgili hadislerin İncelenmesi, İbrahim Civelek, ÇÜİF Yüksek Lisans Tezi, 2006
20- Kuran'ın Kader Konusuna Bakışı, Davut Küskü, AÜİF Yüksek Lisans Tezi, 2006
21- Fakirlik ve Zenginlikle İlgili Hadisler Üzerine Bir Deneme, Yrd.Doç.Dr. Saffet Sancaklı, CÜİF Dergisi, Cilt:5, Sayı:1, 2001
22- Hz. Peygamber ve Sosyal Dayanışma, Doç.Dr. Mehmet Soysaldı, DAA Dergisi, Sayı:44, 2002
23- İslamda Çalışmanın Yeri ve Önemi, Doç.Dr. Mehmet Soysaldı, İAADK Dergisi, Sayı:217, 2006