İslam öncesi ve erken İslam döneminde,
günümüzdeki anlamından farklı bir anlamda kullanılan bu sözcük, bölgede
atalarının dinine inananlar için kullanılmakla birlikte o dönemde Mekke’deki
herkes kendini hanif olarak tanımlamaktaydı. Bölgedeki bütün topluluklar
kendilerini İbrahim’in soyuna bağlamak için Hanif olduklarını iddia ederlerken,
gene aynı şekilde bütün bu dinsel kitle kendilerini Hanif dini uygulayan olarak
adlandırmışlardır. İslam’ın başlangıcında, politeist olmayıp monoteist inanca
sahip olan yani sadece Allah’a tapanlara Hanif denilmekteydi (Rum/30 – Nisa/4).
İslam’da, Medine’deki Yahudi’lerle yapılan yerel iktidar mücadelesi ve
çevredeki diğer unsurlarla yapılan dini mücadele sonucunda zamanla Hanif ve
İbrahim dini özdeş olarak anlamlandırıldı.
İslam’ın ilk deklare edildiği dönemde Hicaz’da Hanif
sözcüğü;
- Tek bir tanrıya tapınan kişi (dönemindeki
yüzlerce tanrıdan birisi olabiliyordu)
- Sünnet olmuş kişi (Yahudiler dışında,
sonradan Sabii olarak adladırılanlar, bazı politeist kabileler vb.)
- Hac yapıp, sünnet olan ve cenabetten gusleden kişi (Politeist inanca
sahip olanlar da dahildir)
- İbrahim’in ardılları olarak atalar dinine
inanan kişi (burada herkes gibi İslam’da müşrik olarak adlandırılan politeist
Kureyş kabileside, kendisini Hanif olarak tanımlamaktaydı)
- Dininden dönenler, başka bir dine inananlar
- Özellikle Hıristiyan’lara göre politeist
(puta tapan) inanca sahip olanlar
için kitlelerce yaygın olarak kullanılmaktaydı.
Hanif kelimesi sözlükte, ‘’ayağı ters ve dönük
olarak başparmaklarının sağa ve sola eğik olması – doğruluk – istikamet ve bir şeye meyletme (iyi-kötü)’’
anlamlarında kullanılmaktadır. Süryanice ‘’hanifu’’ kelimesinden Arapça’laştırıldığı,
Kenani-Arami dillerinde ‘’iki yüzlü, politeist, bidatçı’’ anlamına gelen
‘’hanef’’ kelimesinden türediği söylenmektedir. İbranice ‘’hanif’’ ‘’kafir ve
münafık’’ anlamında kullanılmaktadır. İbrani, Arami ve Süryanice’de ‘’murdar’’
anlamınada gelmektedir. Arapça’da ‘’müşrik’’ anlamında da kullanılmıştır.
Sabii’lerin bir kısmına Hanif denilmekteydi,
bir başka deyişle politesit Araplar içerisinde o dönem Sabii olarak
adlandırılan ve 7 gök cismine tapınan’larada (İbrahim’in geldiği Harran
merkezli gök cisimlerine tapınma’ya benzer) Hanif denilmekteydi. Buradaki
söylem içerisinde sözcüğün hangi anlamda kullanıldığını söylemek zordur.
İlk dönem İslam ve öncesinde yaygın anlamda Hicaz’da
hanif sözcüğü 3 değişik şekilde kullanılmış görünmektedir. Sözcüğün birincil
anlamı ve Kuran’da geçen şekliyle doğru dine inanan, ikincil anlam olarak
dininden dönen, putperest / kafir olan ve üçüncül olarakta hakaret ve alay
içerikli dönek / sapıtmış manasındadır.
İslam mitolojisinde putlara tapmaya karşı çıkan
ve Allah’a tapan, İbrahim’in önerdiği dine inanan anlamında bir söylem, hicri
2.YY başlarından itibaren İslam din adamlarınca geliştirilmiş ve doktrine
edilmiştir. İslam tarih kitaplarında İslam öncesi 4 kişinin hanif olduğu
söylenmekle beraber, bu 4 kişiden 3’ü Hıristiyan olarak yaşamıştır, bir tanesinin
ise her hangi bir dine mensup olmadan öldüğü kaydedilmiştir ve bu kişi dışında
Hanif olarak adlandırılabilecek başka isim mevcut değildir. Kaldı ki bu 4 kişi
kendilerini Hanif olarak tanımlamamışlardır. İslam tarihinde böyle yazılmış
olması, Hanif olarak adlandırılan kişilerin yekününün bu kadar olacağı anlamına
gelmez. İslam Tarihi kayıtlarına göre Hicaz’da Hanif adı altında bir dinsel
grup, siyasi hareket yada toplum olmamıştır.
Hanif olduğu yazılan kişilerden şair ve hatip
Varaka b.Nevfel b.Esed, Muhammed’in ilk eşi olan Hatice’nin kuzenidir. Tevrat
ve İncili okuduğu, Hıristiyan olduğu ve Arap harfleri ile İncili yazabildiği ve
tercüme ettiği anlatılmaktadır, Mekke’nin piskoposu ve cemaatinde lideridir.
Anlatılanlardan Monofizit Hıristiyan (İsa’nın tanrı olduğuna inanan) olduğu,
muhtemelen Muhammed’e Hıristiyanlık hakkında bilgileri detaylı olarak anlatmış
olabileceği, Muhammed’in peygamber olduğunu iddia etmesine mukabil asla
Müslüman olmadığı (İslam efsanelerinde Muhammed’in beklenen peygamber olduğunu
onayladığı ve tasdik ettiği söylenmektedir) rivayet edilmektedir. Bölgedeki
Hıristiyan inançlar göz önünde bulundurulduğunda, günümüzde siyasi oteritenin
tanıdığı kiliselerin gerçek olarak kabul ettikleri 4 kanonik İncil dışında
kalan sahte yani Apokratif İncil olarak
adlandırılan bir İncil’e sahip olduğu kaçınılmazdır, aynı zamanda gene
Apokratif olarak kabul edilen bir çok Hırıstiyan dini kitaba ve sözlü geleneğe
sahip olduğuda kabul edilmelidir. Örneğin Mekki surelerde çok sık geçen kıyamet
tasvirleri bilinen yaygın kullanılan 4 İncil’in aksine Hıristiyan kıyamet
kitabı ile aynıdır.
İki Hanif kişinin ise Hıristiyan olarak
yaşadıkları, birisinin Müslüman olup Habeşistan’a göç eden kafile içerisinde
yer aldığı, Habeşistan’da tekrar Hıristiyan olup yaşadığı ve öldüğü, diğerinin
ise Bizans’ın bölgedeki adamı olarak muhalefette olduğu (pilark olarak atandığı
kayıtlarda vardır), Hıristiyan olarak yaşadığı ve Şam’da öldürüldüğü yazılıdır. Son Hanif ise
anlatılanlara göre Monoteist bir inanca tabii olmak için uğraşmış, Mekke’den
ayrılmış ve gurbette ölmüştür. Muhammed bu kişinin tek bir ümmet olarak cennete
alınacağını söylemiştir, bu söylemi bizlere ileten baba tarafından torunu ve
dönemin siyasi muhalifi aynı zamanda Ebu Bekir’inde anne tarafından torunu
olan, Ayşe’nin yeğeni Urve olması aktarımın tamamını doğru kabul etmemizi
imkansız kılar. Bu dört kişinin dışında Hanif listesinde yer alan bir kişide
daha sonra Muhammed ile ihtilafa düşmüş ve Muhammed’den önce peygamberliğini
ilan etmiş olması neticesinde İslama muhalif olarak savaşmış ve ölmüştür.
Görüldüğü gibi günümüzdeki tez ve söylemlerin
aksine, İslam öncesi ve erken İslam dönemlerinde Arap yarımadasında Hanif dini
diye bir din olmadığı gibi, sadece İslam mitolojisinde karşımıza çıkan İbrahim
dini diye bir din ve dinsel grupta yoktur. Aksine bölgedeki bütün Arap ve
Bedevi kabileleri kendilerini İbrahim soyuna bağlamak için, İbrahim dininden
Hanif olduklarını iddia etmişler, bu söylem üzerinden siyaset yapmışlar ve
kendilerinin hak din olduğunu savlamışlardır. Kuran’da Duha/7 ayetinde
Muhammed, İslam öncesi müşrik olarak yaşayan ve İslam’ı öğrendikten sonra
hidayete eren olarak tanımlanmakta, böylece Hanif bir kitle olmadığı
betimlenmektedir. Özetle, Müslüman’larda siyasi ve dinsel rakipleri Politeist
Kureyş kabileside, kendisini Hanif olarak adlandırıyor ve karşısındakini müşrik
olarak tanımlıyordu.
Hanif ‘lik kavramı ve söylemi, Muhammed’in
Medine’deki Yahudiler’le giriştiği siyasi ve dini mücadelenin bir uzantısı
olarak, Medine’ye göçten bir ila iki yıl sonra doktirine edilmeye başlamıştır,
bu mücadeleye Hıristiyan’lar ve ezeli rakibi kendi kabilesi Kureyş dışında
diğer kabileler ve dinlerde dahil olunca Mekke’deki son iki yıl içerisinde peygamberlik
vasfı olarak başlayan söylem Medine’de asıl şeklini alarak, hanif’liğin tek ve
esas din olarak bizzat İslam tanrısı tarafından İnsan’lara yaradılışla birlikte
verildiği ve bunu ilk deklare edenin ise dinlerin ve orta doğulu milletlerin
atası kabul edilen İbrahim olduğu söylenmekte ve buradan hareketle Muhammed’e
ayrıca bir kudsiyet kazandırılmaktadır. Bu kavram ve söylem altında İslam’ın
sonradan teorize ederek genel kabul görüşle inanç sitemine dahil ettiği
bir düşünce oluşturulmuştur.
Bu düşünceye göre; İslam tanrısı ilk yarattığı
İnsan Adem ile birlikte, sonradan yarattıkları ve yaratacakları da dahil olmak
üzere (aslında ruhları yaradılmış olanlardır, yani sadece Dünya’ya gelirken bir
geçici kılıf olarak beden verilecekler demek daha doğrudur) tüm İnsan’ları
Hanif olarak yaratmıştır. İslam mitolojisine göre Hanif söylemini ilk dile
getiren İbrahim’dir. Kendisi tüm milletlerin atası ve aynı zamanda monoteist
inancın da kurucusudur. İbrani dinlerce kutsal kabul edilen kitaplarda adı
geçen yada adsız olarak belirtilen iki oğlundan birisi sonradan tüm zamanların
peygamberi ve hatta tanrının ona duyduğu sevgi üzerine evreni onun için
yarattığı kabul edilen Muhammed’inde atasıdır. İslama göre aslında Yahudi’lik
ve Hıristiyan’lıkta hanif olarak peygamberlere indirilmiş ama korunamadığı için
yerlerine Hanif’liğin en geniş ve kutsal uygulaması olan İslam dini tanrı
tarafından getirilmiştir. Böylece Hanif’lik sadece dinsel bir tanım olmakla
kalmayıp döneminde siyasi bir savaşın en önemli doktirini olmuş ve zamanla
günümüzdeki yapısına kavuşarak, Muhammed’e ekstra bir kutsallık kazandırmakla
kalmayıp, İslam mitolojisinin geçmiş ile olan bağınada bir kudsiyet kazandırmıştır.
Kaynaklar:
1- Kuran (H.Yazır, Diyanet,
E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed, Ö.N.Bilmen,
C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- Ansiklopedik
Dinler Sözlüğü Hanif Maddesi, Mehmet Aydın, Nüve Kültür Mrkz. Yayınları, 2006
4- Dinler ve
Mezhepler Tarihi, Muhammed Eş-Şehristani, Çev. Muharrem Tan, Işık Akademi
Yayınları, 2006
5- Dinler Tarihi,
Prof.Dr. Güney Tümer/Prof.Dr. Abdurrahman Küçük, Ocak Yayınları, 2002
6- Tanrı
Anlayışı, Cemil Sena, Remzi Kitabevi, 1978
7- Hz. Adem’den Bugüne İslam
Tarihi, Mahmud Şakir, Çev. Ferit Aydın, Kahraman yayınları, 1995
8- Birüni’ye göre Dinler ve İslam dini, Diyanet
yayınları, Dr. Günay Dümer 1975
9- Dinler tarihi, Prof.Dr. Hüseyin G.
Yurdaydın-Doç.Dr. Mehmet Dağ 1978
10- Büyük İslam
Tarihi, İbn-i Kesir, Çağrı yayınları
11- Diyanet
İslam Ansiklopedisi, Hanif maddesi, 16. Cilt
12- Başlangıçtan
Günümüze Dinler Tarihi, Ekrem Sarıkçıoğlu, Fakülte Yayınları, 2002
13- İslam Bakış
Açısından Hz. İbrahim; İslam öncesi Arabistan’da monoteizm’in gelişimi
üzerine düşünceler, Khalil Athamina, Çev. Ali Osman Kurt, AÜİF Dergisi,
Sayı 1, 2006
14- İslam
Kaynaklarına Göre Hz. İbrahim ve Haniflik, Yrd.Doç.Dr. Şaban Kuzgun, Se-Da
Yayınları, 1985
15- Siyer, İbn-i
İshak, Yayına Hazırlayan; Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çeviren; Sezai Özel,
Akabe Yayınları, 1988
16- Hz. İbrahim’in İmanı ve
Tevhid Mücadelesi. Doç.Dr. Muammer Esen, AÜİF Dergisi, 52/2, 2011
17- Putlar kitabı (Kitap
el-Asnam), İbn el-Kalbi, Roza Klinke-Rozenberger, Almanca-Arapça çeviri Beyza
Düşüngen, AÜİF yayınları 1968
18- Cahiliye Arapları’ndaki Allah
İnancının Kuran’dan Hareketle Tespitiyle İlgili Bazı Hususlar, Yrd.Doç. Dr.
Zekeriye Pak, CÜİF Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, 2001
16- Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt, AÜİF yayınları no:5,
çeviri: Doç.Dr. M. Rami Ayas, Doç.Dr. Azmi Yüksel, 1986
17- Kuran’ı Kerim ve Hanifler, Dr. İsmail
Cerrahoğlu, AÜİF Dergisi, Cilt 11, Sayı 1, 1963
18- Cahiliye Döneminde Yesrib’in Etnik Yapısı,
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C:15 Sayı:1, Yaşar Çelikkol
19- Uydurma olduğunda ittifak edilen hadisler,
Aliyyül Kari, Tercüme: İbrahim Kutlay, İnkilap yayınevi 2008
20- Risalet Öncesinde Arap Yarımadasındaki
Dinler ve Bir Peygamber Beklentisi FÜİF Dergisi, Yard.Doç.Dr. Sıddık Ünalan,
Sayı:6
21- Hz. İbrahim, Afif Abdul Fettah Tabbara, Çev.
Doç.Dr. Mehmet Aydın, AÜİF Dergisi, Cilt: 24, Sayı, 1, 1981
22- İslam Bakış Açısından Hz. İbrahim: İslam Öncesi
Arabistan’da Monoteizmin Gelişimi Üzerine Düşünceler, Khalil Athamina, Çev.Dr.
Ali Kurt, AÜİF Dergisi, Cilt: 47, Sayı: 1, 2006
23- İslam Öncesi Arap Toplumunun Tanrı Tasavvuru ve
Bu Tasavvurun İslam’ın Tanrı Tasavvuruna Etkisi Sorunu, Dr. Resul Öztürk, Din
Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 2, 2008
24- Cevâmi'u's-Sîre, İbn Hazm, Çev. M. Salih Arı,
Çıra Yayınları, 2004
25- Kuran’ın Nüzulü Sürecinde Müslümanlarla
Diğer Dini Gruplar
Arasındaki İlişkilerin Kuran’a Yansıması, AÜİF Yüksek Lisans Tezi, Osman Kaya,
2004
26- Kuran’da ve Tevrat’ta Hz. İbrahim’in
İnanç Konusundaki Akılcı Tutumu, SÜİF Yüksek Lisans Tezi, Enver Polatoğlu, 2006
27- Milleti İbrahim, Ebu Muhammed Asim b. Ahmet
el-Makdusi, Ebabil Yayınları, 1997
28- Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz.
Peygamberin Hayatı, Seyyid Ebul Ala
Mevdudi, Çev. Ahmet Asrar, Pınar Yayınları, 1992
29- Tarih Boyunca
Mekke’nin Yönetimi, Yrd.Doç.Dr. Ahmet Vehbi Ecer, EÜSBİE Dergisi, Sayı: 3, 1989
30- Büyük İslam
Tarihi (El Bidaye Ve’n Nihaye), İbn Kesir, Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yayınları,
1994
31- Hz. Muhammed’in
Hayatı, Martin Lings, Çev. Nazife Şişman, İnsan Yayınları, 2006
32- Peygamber Külliyatı, Muhammen
Bin Salih Ed-Dimaşki, Çev. Hüseyin Kaya – H.İbrahim Kaçar, Ocak Yayınları, 2004
33- Tarihü'l İslam, İmam Zehebi, Çev. Muazaffer
Can, Cantaş Yayıncılık, 1996
34- İslam öncesi Mekke. Dr. Yaşar Çelikkol,
Ankara okulu yayınları, 2003
35- Cahiliye’den İslam’a geçiş; Teblig ve sosyal
alışkanlık, UÜİF dergisi sayı:1, cilt:14/123-142, Yard.Doç.Dr. Vejdi Bilgin