İslam’da cihad kavramı Muhammed ve yandaşlarının Medine’ye
ilticası ile ortaya çıkmış bir düşüncedir. Özellikle ticari mücadelenin
başlaması ve artan askeri baskı üzerine ilk başlarda ticaret konvoylarına ve
çevredeki küçük aşiretlere baskın yapılarak ganimet yoluyla ticari ve askeri
güc elde edilmek istenmesi neticesinde ortaya çıkmıştır. Benzer davranışı
sergileyen Bedevi kabilelerinden ayrılabilmek adına bu yeni strateji İslam
düşünce sistemi ve şeriatına ‘’Allah adına ve dinini yaymak için’’ yapılan bir
savaş olarak doktirine edilmiştir. Cihad fikrinin temeli zaten ‘’ Kâfirlere karşı malınızla, canınızla ve dilinizle cihad ediniz!’’ şeklinde ifade eden
Muhammed’in Medine’deki (1) ilk 2 yılındaki dayanışmayı artırmak ve Medineli
tarafgirlerinin yardımlarını, iltica etmiş çok zor durumdaki Müslüman’lara
yönlendirmek amacıyla ortaya koyduğu düşüncede yatar.
Cihad kavramı ilk çıktığı ampirik tezden öteye geçerek, günümüzdeki
anlamıyla tamamen her yerde ve zeminde Müslüman olmayanlara karşı mücadele
etmek dışında, kişinin kendi nefsi denilen düşünceleri ve güncel yaşadığı Dünya
ile inancı arasındaki karşılaştığı çelişkilerle mücadelesi, İslam’ı her türlü
araç vasıtası ile yayma yani ‘’Misyoner’lik’’ faaliyeti ile açıklanmaktadır.
İslam’da takiye olarak adlandırılan ve kökeni Mekke dönemine yani İslam’ın ilk
ortaya çıkışından da öncesine dayanan, Muhammed’in pragmatik düşüncesini ve
davranışını yansıtan, ‘’Kendinizi tehlikeye atmayınız!’’ (Bakara suresi, 195.
Ayet) söyleminde olduğu gibi, Cihad için dönemine ve duruma göre strateji
belirleyerek, zayıf ve savunmasız durumda (2) sadece şartların müsaade ettiği
alan ve zeminde Misyonerlik yapma, güçlü ve iktidarın elinde olduğu dönemlerde
ise kafirlere yönelik cihad ile ‘’Allah düşmanlarının tesirsiz hâle gelmesi veya
imanla şereflenmesi için’’ devamlı bir savaşın
emredildiği İslam şeriatında barış kavramı, Müslüman’ların sadece güçsüz
oldukları dönemde başvurdukları bir stratejidir. 3 ana başlıkta toplanan
İslam’da cihad kavramında, İnsan’lık açısından en tehlikeli olanını yani silahlı
ve silahsız savaş ve sürdürülebilir terör halini anlamak daha önemlidir.
Düzenli
ve sürekli bir savaş durumunda olmak fikri İslam şeriatında, ‘’
Allahü teâlânın dinini
Onun kullarına ulaştırmak, insanları küfürden cehaletten
kurtarıp, imana, ebedi saadete kavuşturmak’’
şeklinde açıklanırken, bu yapılanın özellikle ‘’Allah için hizmet’’ (3) olduğu
vurgulanır. Cihad kavramı materyalist Dünya yaşamı içerisinde uygulanabilirlik
bulabilmesi açısından en büyük ödülü vaad eder ki (4) oda sonsuz bir yaşamın
sürüldüğü ‘’ebedi saadet’’ denilen cennet’tir. Bütün bunlara rağmen hala
oluşabilecek şüpheleri gidermek amacı ile (5) cihad’ın en iyi yol ve strateji
olduğu sık sık vurgulanır ve cihad halinin (6) ‘’Allah için hizmet’’ ile
ulaşılacak büyük bir ödül yada ceza ile sonlanacağı anlatılır. Bu fikre karşı
oluşabilecek muhalefeti ise Muhammed, ‘’ Cihad etmeden
veya cihad etmeyi düşünmeden ölen,
nifak üzere ölür.’’ ve ‘’ Cihadı terk
eden topluluk, mutlaka umumi bir belâya maruz kalır.’’ sözleri ile tehdit
ederek uyarır.
İslam adına cihad etmek düşüncesini sadece sonsuz
bir cennet yaşamı ile ödüllendirmek elbette yetmez, bunun için Muhammed bu
fikrinin altını doldurmak amacı ile ‘’Astral bir seyahat ile gittiği ve tanrı
başta olmak üzere belli başlı bütün peygamberle görüştüğünü ve öteki Dünya
olarak adlandırılan yeri gezdiğini iddia ettiği’’ mitolojik söylenceden
hareketle, ‘’Cihad sonucu şehit olanların, bir iyiliğine 700 katı sevab ve harcadıklarının
yerine hemen yenisinin’’ verileceğini vaad eder, cihad edenin ‘’üzüntüden ve
sıkıntıdan’’ kurtulacağı gibi Dünyevi sorunlara yönelik küçük çözümlerde detay
olarak unutulmaz elbette. Oluşturulan İslami rejimde en saygın yer (7) doğal
olarak savaşçılara yani Mücahid’lere ayrılmıştır, güncel misyoner söylemlerde
ve Müslüman’lar arası iletişimde her ne kadar öne çıkan, İslami düşünceye göre
en büyük düşman olarak adlandırılan nefs ile cihad yani ‘’büyük cihad’’ olsada,
İslami şeriat açısından en önemli olan gaza (8) olarak adlandırılan savaştır.
İslam açısından cihad’ın asıl anlamı ‘’gaza’’ yani savaştır, cihad İslam
tanrısı tarafından verilen emir ile her Müslüman için zorunlu (9) bir görevdir,
üstelik bu görev düzenli ve sürekli bir savaşı (10) emreder, bu savaşta kafir
denilen yani Müslüman’lığı kabul etmeyen ve Müslüman’lık için tehdit unsuru
olarak görülen toplumlar (11) için acımada yoktur.
Cihad’ın sonucunda ölenlerin sadece sonsuz ve mutlu
bir yaşam sürdürülen cennet ile ödüllendirilmeleri yetmez, sınıflı bir toplum
olan İslam için ölümden sonraki yaşanılacak yerde sınıflıdır, Dünya’da yaptığı
iyi şeyler Müslüman’ın bu toplumdaki sınıfını belirler. Peygamberler’den sonra
gelen birincil üst düzey sınıf içerisinde en ayrılacalıklı olanlar, doğal
olarak cihad’ta ölen savaşçılar (12) yani mücahid’lerdir, İslam tanrısı onların
tüm borçlarını (13) üstlenir, onları için artık daha memeleri çıkmamış ve her
cinsel ilişkide bakire olarak hizmet verecek hurilerin eş olarak hizmetine
verildiği ve en üst düzey nimetlerdan yararlandırıldığı bir sonsuz yaşam
vardır, yarı tanrı olarak yaşanılan cennette aslan payı onlarındır. Gene aynı
cihad sonucunda yaralananların (14) ve sağ olarak kurtulanların yani ‘’gazi’’
olanlarında (15) ödülü vardır, ödül sadece savaşa fiili katılanlar içinde
sınırlı değildir, İslam’ın ilk döneminde yaşanan lojistik destek sağlamak ve
savaşçıların donanımını ile savaş silahlarını temin etmek oldukça pahalı ve güç
bir iş olarak karşımıza çıkar, özellikle Medine’deki Yahudi tefeciler başta
olmak üzere, enderde olsa Mekke’de yaşayan tefecilerdende zırh, silah vb. savaş
alet ve donanımı kiralanır yada satın alınır. Bu sorunu aşabilmek için savaş
aleti ve donanımını sağlayanlarada (16) İslam ödül vaad etmiştir, bütün
bunlardan kaçınanları ise tehdit etmeyi (17) ihmal etmemiştir.
Bütün bu sürekli ve sürüdürülebilir savaş hali
içerisindeki Müslüman toplum açısından, İslam ülkesinden olmayan diğer ülke ve onların
vatandaşları ‘’harbi’’ statüdedir. Şartlar ve imkanlar müsait olduğu sürece onlarla
savaşmak İslam tanrısının emri ve şeriatının gereğidir. Bu şartlar içerisinde
bir ‘’harbi’nin’’ malını mülkünü yağmalamak, canını almak yada köle olarak
değerlendirmek hem hak hemde görevdir. Özellikle sınır boylarındaki yapılan
akınlar ile ganimet (18) elde ederek İslam düşmanlarını zayıflatmak, bu sürüdürülebilir
terör yöntemiyle maddi materyal ve köle gücü sağlayarak İslam devletindeki
ekonomik gücü canlandırmak gözetilir, bu yöntem aynı zamanda savaşın sonucunda
savaşçıya İslam tanrısı tarafından vaad edilen ganimetin (19) kısa yoldan elde
edilmesi ve askeri istihdam açısından önemli olduğu kadar, İslam devletindeki
en alt tabakada yer alan fakir sınıf içerisindeki erkeklerin değerlendirilmesi
açısındanda önemlidir. Bütün bu İslami tehdit ve savaştan kurtulmanın tek yolu,
aman dileyerek İslam devletini tanımak ve şeriatına tabi olmaktır, mümkünse
İslam devleti vatandaşı olarak ‘’zımmi’’ statüsüne kavuşmak ve dinlerine göre
üstlerine düşen vergiyi ödemek en iyi çözümdür. Bütün bu tanımların dışında kalan
ve kesinlikle savaşılmaları ve katledilmeleri emredilen müşrik ve kafirler
içinse tek kurtuluş yolu İslam devleti ile savaşmak ve sağ olarak ele
geçmektedir.
Notlar:
1- İman edenler, [yurtlarını, mallarını bırakıp] hicret
edenler, Allah yolunda cihad edenler, Allahın rahmetini umarlar. (Bakara
suresi, 218. Ayet) İman edip de
Allah yolunda hicret ve cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır. (Enfal suresi,
74. Ayet)
2- Ey iman edenler! Din düşmanlarının eziyetlerine sabredin. Onlarla
olan cihadda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin ve Allahtan korkun ki, kurtuluşa eresiniz. (Ali İmran suresi, 200. Ayet)
İlgili hadis; ‘’ Malı ve canı ile cihad eden, ortalığın karışık olduğu zaman bir
kenara çekilip ibâdetini yapan ve kimseye zararı olmayan insan, mümin-i
kâmildir.’’
3- Hakiki müminler, Allah yolunda cihad eder,
kötülenip kınanmaktan korkmaz. (Maide suresi, 54. Ayet) Ey müminler, Allahtan
korkun, Ona, Onun rızasına kavuşmak için
vesile arayın ve Allah yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz. (Maide suresi, 35. Ayet) Hakiki
müminler şunlardır ki,
Allah ve Resulüne iman ettikten sonra, imanlarında şüpheye düşmeyip Allah yolunda malları ve canları ile cihad edenlerdir. (Hucurat
suresi, 15. Ayet)
4- Mal ve canlarını feda ederek din düşmanları ile, Allah rızası için cihad eden
müslümanlar, oturup, ibâdet edenlerden üstündür. Hepsine de, Cenneti söz veriyorum.
(Nisa suresi, 95. Ayet) Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve
mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık,
onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta,
İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha
iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin.
İşte asıl bu büyük başarıdır. (Tevbe suresi, 111. Ayet) Mekkenin fethinden önce
malını veren ve cihad edene, fetihden sonra malını dağıtan ve cihad edenden daha büyük derece
vardır. Allah, hepsine Cenneti vâd etti. (Hadid suresi, 10. Ayet)
5- Allaha ve Resulüne iman eder, malınızla,
canınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz ki bu sizin için çok hayırlıdır. (Saf suresi, 11. Ayet) Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz [hısım, akraba ve yakınlarınız] kazandığınız mallar, kesada uğramasından
korktuğunuz ticaret ve
meskenler, size Allahtan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha
sevgili ise, Allahın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar güruhunu
hidayete erdirmez. (Tevbe suresi, 24. Ayet)
6- Hafif ve ağırlıklı olarak [Kuvvetli-
zayıf, genç-yaşlı, zengin-fakir, yaya-atlı, silahlı-silahsız
hepiniz] savaşa çıkın,
malınızla, canınızla Allah yolunda cihad edin! İyi bilin ki bu sizin için daha hayırlıdır. (Tevbe suresi, 41. Ayet) Herkes,
kendisi için cihad eder, faydası kendinedir. (Ankebut suresi, 6. Ayet)
7- Mal ve canları ile cihad edenler, oturanlardan
üstündür. (Nisa suresi, 95. Ayet) İlgili hadisler; ‘’ Bir mücahidi doyurmak, ona yardım etmek, dünyadan ve
içindekilerden daha kıymetlidir.’’, ‘’Mücahidlere eza vermekten Allahtan
korkun! Allah, peygamberlere eza edenlere gadap ettiği gibi, mücahidlere eza edenlere de gadap
eder. Peygamberlerin duâsını kabul ettiği gibi, mücahidlerin de duâlarını kabul eder.’’, ‘’ Mücahid, gündüz oruç tutan, gece ibâdet eden
gibidir. Evine dönünceye kadar kendine sevab yazılır.’’
8- İlgili hadis; ‘’ Bütün
ibâdetlere verilen sevab, Allah yolunda gazaya [cihada] verilen sevaba
göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın [cihadın] sevabı da,
emr-i maruf ve nehy-i anil-münker sevabı yanında, denize göre, bir damla su
gibidir.’’
9- Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz
kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz.
Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir,
siz bilmezsiniz. (Bakara suresi, 216. Ayet)
10- Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada
kalana kadar onlarla savaşın. (Bakara suresi, 193. Ayet) Haram aylar çıkınca bu
Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp
hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler,
namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah
çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Tevbe suresi 5. Ayet) Hak dini (İslamı)
kendilerine din edinmeyen kimselerle (Hıristiyan ve Yahudilerle), küçülerek
(boyunlarını büküp) elleriyle cizye (haraç) verinceye kadar savaşın. (Tevbe
suresi, 29. Ayet) O müşriklerle hiçbir fitne kalmayıncaya ve din bütünüyle
Allah’ın oluncaya kadar savaşın (Enfal suresi, 39. Ayet) İlgili hadis; ‘’ Ben
insanlar kelime-i şaadet getirene kadar, yani Allahın birliğine inanana kadar
onlarla harbetmeğe Allah tarafından memur edildim.’’
11- Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın,
bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin. (Nisa suresi,
89. Ayet)
12- İlgili hadisler; ‘’ Şehid, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez,
kıyametin dehşeti, hesab,
mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider.’’, ‘’ Allah yolunda
öldürülenleri [Şehidleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir,
rızıklandırılır.’’
13- İlgili hadis; ‘’Ondaki haklarınızı benden
isteyin’’
14- De ki: Bizim ya gazi yahut şehît
olmamızdan, o iki güzel âkibetten birine uğramamızdan başka bir şey mi
gözetmedesiniz? (Tevbe suresi, 52. Ayet)
15- İlgili hadisler; ‘’ Allah
yolundaki bir savaşta bir saat
durmak, 60 yıl ibâdetten üstündür.’’, ‘’ Allah yolunda
bir ok atan, bir köle azad etmiş
gibi
sevab kazanır.’’
16- İligili Hadisler; ‘’ Bir mücahidi donatan, o mücahid kadar sevaba kavuşur.’’, ‘’ Cihada çıkan bir gaziyi donatan, cihad etmiş gibi ecre kavuşur.’’
17- İlgili Hadis; ‘’ Allah için savaşmıyan veya bir mücahidi silahla donatmayan veya bir
mücahidin çoluk çocuğuna yardım etmiyen bir belâya maruz kalır’’
18- Ganimet olarak aldığınız herhangi bir
şeyin beşte biri Allah'a, Resûlüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve
yolcuya aittir. (Enfal suresi, 41. Ayet)
Kaynaklar:
1- Kuran
(H.Yazır, Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M.
Esed, Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- İslam Hukuku ve
Önceki Şeriatlar, Prof.Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Art sanat yayınları, 2003