31 Mart 2012 Cumartesi

Hicap, İslam’da Kadın’ın Örtünme Zorunluluğu

Olay esas olarak Medine’de gerçekleşmiştir, değişik kültüre sahip kabilelerin iktidar mücadelesinde kadınlar ortada kalmış ve sık sık karşılıklı olarak bu durum siyaseten kullanılacak şekilde istismar edilmiştir. Özellikle Muhammed Medine’ye siyasi olarak iltica ettiğinde Medine’yi yöneten Yahudi kabile başta olmak üzere onu destekleyen Yahudi ve Arap kabileleri yeni oluşturulan ittifaktan rahatsız olmuşlar (1) ve tacizlerle yeni oluşan İslam ittifakını yıldırma ve egemenlik altına alma çabalarına girmişlerdir. Bu vesile ile sık sık başta Muhammed olmak üzere Müslüman’ların önde gelen kişilerinin eşlerine ve cariyelerine yönelik sözlü ve fiili saldırlarda bulunmuşlardır, buna mukabil özellikle Müslüman’ların içerisindeki yerleşik Medine’li kabilelere mensup olanlar ağırlıkta olmak üzere benzer davranışlarla karşılık vermişlerdir. Yahudiler özellikle Muhammed’in peygamber olmadığı (2) tezi üzerinden hareketle yaptıkları siyasi baskıya ve hakaretlere (3) cevaben Muhammed’in Yahudilerin peygamberleri gibi çok eşliliğe geçmesi ve onlar gibi davranmasıda(4), Yahudi’lerin güçlü oldukları dönemde yarı giyinik vaziyetteki Müslüman kadınlar ve Muhammed’in eşlerine yönelik, savaş ve kavga çıkarabilmek için tacizlerde bulunmuşlardır.

O dönemde bazı kabilelere mensup kadınlar başlarını örtmektedir, Antik Yunan ve Roma imparatorluğu dönemlerinde yaygın olan ve kadınlarının göğüslerini meydanda bırakacak şekilde giyinme tarzı bazı kabilelere mensup kadınlar tarafından uygulanmaktadır. Özellikle gündüz saatlerinde zengin olan kadınlar şeffaf kumaşlardan yapılan kıyafetlerle (5), fakir olan kadınlar ise üzerlerine bir şey giymeden güneşten korunmak için başlarında örtülerle toplum içinde dolaşmaktadırlar. Mekke’de yapılan hac ticaretinde çıplak yapılan dinsel ritüller neticesinde çıplaklık ilahi bir doğallıkda kazanmıştır bölgede. Yarı göçebe şehirli kadınlar ve Kureyş gibi bazı kabilelere mensup kadınlar ise bedenlerini öretecek tarzda giyinmekle birlikte, onlarda tek göğüslerini dışarıda bırakacak kıyafetler ile birlikte bazen belden yukarısı çıplak kalacak şekilde de giyinmekteydiler.

Bu şartlar altında bir diğer etken olarak Medine’ye iltica eden kadınlar, Medine’li kadınlar kendilerinden daha fazla hakka ve serbestiye sahip olduklarını görünce, onlar gibi davranmaya başlamışlar ve bu en başta Ömer olmak üzere belli başlı bazı Müslümanları rahatsız etmiştir. Özellikle Ömer ciddi bir baskı kurmuştur (6) söz konusu yasağın çıkarılabilmesi için. Mekke’de sesi çıkmayan kadınların Medine’de seslerinin çıktığını ve ahlaken bozulduklarını bir çok vesile ile Muhammed’e anlatan Ömer, özellikle Muhamed’in eşleri üzerinden sık sık Muhammed’e baskı yapmıştır, bu konuda son vaka gene Muhammed’in eşi Sevde üzerinden yaşanmıştır. Ömer Akşam geç saatlerde Muhammed’in evinden tuvalete gitmek için çıkan karaltıyı tanıyarak, ‘’seni tanıdım Sevde’sin’’ demesi (Sevde’nin uzun boylu ve cüsseli olduğu belirtilir) ve bu konunun Muhammed’e ulaşması üzerine birden tanrısal emir olarak Müslüman kadınlar için örtünme emri çıkar(7). Elbette bu yasağın arkasında Ayşe (Ebu Bekir’in kızı) ve Hafsa’nın (Ömer’in kızı) Medine’de gördükleri serbestiye uymak istemeleri (8), toplu göçün 2. Yılından sonra yapılan savaşlar ve yağmalar neticesinde ortaya çıkan refah’tan istifade etme arzularıda en büyük etkenlerdendir.

Özetle; dönemin çalkantılı ve değişen toplumsal yapısı içerisinde kadın (özellikle Kureyş’liler) yeni haklar peşinde koşarken, etkileşime girdiği diğer kabilelerin kadınlarının hakları üzerinden hareketle, üzerindeki baskı ve yasaklardan kurtulabilmek amacıyla taleplerde bulunmuştur. Soğuk savaş’ın yaşandığı Medine’deki ilk 2 yıl boyunca nispi olarak yeni kurulan Müslüman oteritenin egemenliğinden kaçabilen Müslüman kadınlar, özellikle Yahudi kadınların medeni hakları ile birlikte Medine’li yerleşik Arap kabilelerin kadınlarının medeni ve sosyal haklarının benzerlerini talep etmiş ve sosyal yaşamda bu hakları kullanmaya başlamıştır. Bu kaos döneminde toplum terörize olurken, toplumun en hassas kitlesini oluşturan kadınlar karşılıklı olarak taciz ve tecavüzlere maruz kalmışlardır. Ömer başta olmak üzere Müslüman toplumun tutucu kanadı ise bu duruma muhalefet etmiş ve bir çok vakada olduğu gibi bu vakada’da Ömer’in dediği olmuş ve kadınlar bir yasak ile ilk önce örtünmeye zorlanmış, ardında mecbur kalmadıkça sokağa çıkmaları yasaklanarak güncel yaşamdan soyutlanmışlar ve evlerin içine hapsedilmişlerdir (9).

Konu günümüzde bölgeye ve Müslüman toplumun yönetildiği Mezhebe göre değişik yorumlanmakta ve uygulanmaktadır. Taberi’de ve diğer hadis kitaplarında geçen hadislerin, 9. yy dan sonra uydurulmuş hadisler olduğu yönünde ayrılıkta olan İslam din adamları söz konusu husus ve ayetler konusunda ortak fikir olarak Kadın'ın örtünmesi gerektiği kanaatindedir. Uzun bir süre ayrınılan nokta olarak kadının nasıl örtüneceği noktasında yoğunlaşmıştır. Orta doğuda 1970’lerden itibaren artan savaşlar neticesinde nispi bir özgürlüğe kavuşmuş olan Müslüman kadınların tekrar taciz ve tecavüzlere uğramaları neticensinde gelişen örtünme refleksi, Global bir hareket haline gelerek yeni nesil Müslüman toplumlar arasında benzer bir örtünme şekline evrilmişsede hala günümüzde bölgeye ve mezhebe göre örtünme şekilleri değişmektedir. Konu tanrısal bir emir olduğu için İslam toplumu açısından tartışmaya açık bir konuda değildir, kendisini Müslüman olarak tanımlayan her kadın yüz ve eller dışarıda kalmak şartıyla örtünmek zorundadır, burada örtünmeden kasıt da kadına ait vucut hatlarının tamamen yok edilmesidir aynı zamanda (10).

Kaynaklar:
1- Kuran (H.Yazır, Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed, Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- İslam öncesi Mekke. Dr. Yaşar Çelikkol, Ankara okulu yayınları, 2003
4- Cahiliye döneminde Yesrib’in etnik yapısı, FÜSB dergisi sayı:1, cilt:15/319-346, Yaşar Çelikkol
5- Uydurma olduğunda ittifak edilen hadisler, Aliyyül Kari, Tercüme: İbrahim Kutlay, İnkilap yayınevi 2008
6- Asrı Saadet, Mevlana Şibli, Çeviri:Ö.Rıza Doğrul, Sadeleştiren: O.Zeki Mollamehmetoğlu 1, 2, 3, 4, 5. Cilt, 1978
7- Büyük İslam Tarihi, İbn-i Kesir, Çağrı yayınları
8- Her Hicret Bir İnkılaptır, Ali Şeriati, Çev. Hasan Elmas, İhtar Yayıncılık
9- İslam Hukuku ve Önceki Şeriatlar, Prof.Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Art sanat yayınları, 2003
10- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Taberi, MEB yayınları, 2, 3. Ve 4. Cilt, 1992
11- İslamiyette Kadın Öğretimi, Gaye matbaası, Prof.M.Tayyip Ökiç, 1979
12- Mezhepler Arası Mukayeseli İslam Ceza Hukuku, Ali Şafak, Atatürk Üniversitesi Basimevi, 1977

Dipnotlar:
1- Söz konusu olan sadece kadınlara yönelik şiddet değil elbette, esas hedef Muhammed üzerine yoğunlaşan bir tahrik ve tecavüz söz konusudur. Muhammed güçlendikten sonra Yahudileri İslam’ın en büyük düşmanı ilan etmiştir ve savaşmıştır.

Hadis : Bintu Muhayyisa, babasından naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladıkları suikasdi bildirince, Resulullah (sav): "Yahudi erkeklerden kimi yakalarsanız onu hemen öldürün!" ferman buyurdu. Bunun üzerine babam Muhayyısa (ra), Yahudi tüccarlarından biri olan Şebibe`nin üzerine atılıp öldürdü. Amcam Huvayyısa o sırada henüz müslüman değildi ve babamdan daha yaşlıydı. Babama hem vuruyor ve hem de: "Ey Allah`ın düşmanı! (onu nasıl öldürürsün?) Karnındaki yağ belki de onun malından!" diyordu. Babam şu cevabı verdi: "Bana onu yapmamı öyle bir zat emretti ki, eğer seni öldürmemi emretse seni de sağ bırakmazdım." Amcam o esnada müslüman oldu."
HadisNo : 4240

Hadis : Nafi` rahimehullah`a kıtalden önce (yapılan İslam`a) davet hakkında sormak üzere yazmıştım. Bana şöyle yazdı: "Bu İslam`ın evvelinde idi. Resulullah (sav) Beni Müstalik`e (önceden haber vermeden ani) baskın yaptı. Onlar (bu sırada) gafil haldeydi, hayvanları su kenarında sulanıyorlardı. Mukatillerini öldürdü, çocuklarını ve kadınlarını esir aldı. O gün Cüveyriye`yi de ele geçirmişti." HadisNo : 4264

Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Müslümanlardan biri ile Yahudilerden biri aralarında münakaşa edip küfürleştiler. Müslüman öbürüne: "Resulullah (sav)`ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal`e kasem olsun!" diye yemin etti. Yahudi de: "Musa aleyhisselam`ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal`e kasem olsun!" diye yemin etti. Derken, o böyle der demez, müslüman elini kaldırıp Yahudi`ye bir tokat vurdu. Yahudi de doğruca Aleyhisselatu vesselam`a gidip hadiseyi haber verdi. …
HadisNo : 4337

Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle ki taş dahi: "Ey Müslüman, işte Yahudi, arkamda (saklandı), gel, öldür onu!" diyecek."
HadisNo : 5020

Fasıl : KISAS BÖLÜMÜ
Ravi : Ali
Hadis : Bir yahudi kadın Resulullah (sav)`a şetimde bulunuyor, hakaretler ediyordu. Bir adam onu boğarak öldürdü. Resulullah (sav) kadının kanını batıl kıldı.
HadisNo : 4967

2- Orta doğuda İsa’nın Yahudi tarikat içerikli öğretisinin, Antik Yunan ve Roma dinsel öğretileri ile birleştirilmesi ile ortaya çıkan Hıristiyan’lık dışında ilk defa Yahudi olmayan birisi ciddiye alınacak şekilde peygamberlik iddiası ile ortaya çıkıyordu. Daha önce ve sonrasında olduğu gibi Yahudi’ler kendileri dışındaki her peygamber iddiasını red etmişlerdir.

Hadis : İki Yahudi konuşuyorlardı, biri arkadaşına: "Gel seninle şu Peygamber (sav)`e gidelim ve birşeyler soralım" dedi. Arkadaşı: "Ona peygamber deme" diye müdahale edip ekledi: "Şayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettiğini duyacak olursa sevincinden gözleri dört olur." Beraberce gidip Resulullah (sav)`ı imtihan niyetiyle dokuz açık ayetten soru sordular. Resulullah (sav) onlara "Allah`a hiç bir şeyi ortak kılmayın, hırsızlık yapmayın, zina fazihasını işlemeyin. Allah`ın haram kıldığı cana kıymayın, masum kişiyi öldürtmek için sultana gammazlamayın, sihir yapmayın, faiz yemeyin, günahsız kadına zina iftirası atmayın, savaş sırasında cepheyi koyup kaçmayın, ey Yahudiler, bilhassa sizin için söylüyorum, cumartesi günü yasağını ihlal etmeyin" dedi. Saffan der ki: "Bu cevap üzerine Yahudiler, Resulullah (sav)`ın el ve ayaklarını öptüler ve: "Şehadet ederiz ki, sen peygambersin" dediler. Saffan diyor ki: Resulullah (sav) onlara: "Öyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Davud (a.s.), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uyduğumuz takdirde Yahudilerin bizi öldürmesinden korkuyoruz" cevabını verdiler.
HadisNo : 690

3- Karşılıklı olarak kavga ve savaş başlatma amaçlı hakaretler ve tahrik amaçlı eylemler özellikle siyasi ilticanın ilk 2 yılında çok yoğun yaşanmıştır. Hatta büyü  gibi bazı soyut saldırıların yanında zehirleme gibi saldırılarda olmuştur. Suikastlar ve karşılıklı kavgalar zamanla yerini savaşa bırakmıştır.

Konu : Eman Ve Sulh
Hadis : Ka`b İbnu`l-Eşref, Resulullah (sav)`ın aleyhine hicviyeler düzüyor ve bunlarla Kureyş kafirlerini, ona karşı tahrik ediyordu. Resulullah (sav) Medine`ye hicretle geldiği zaman, şehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kısmı Müslüman, bir kısmı putlara tapan müşrik, bir kısmı da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (sav) ve ashabına rahatsızlık veriyorlardı. Cenab-ı Hakk, Resulü`ne (sav) sabır ve af emrediyordu. Allah şu ayeti onlar hakkında inzal buyurmuş idi. (mealen): "Hiç şüphesiz, sizden önce kitap verilenlerden ve Allah`a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah`a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinizde sebat edilecek işlerdendir." (Al-i İmran 186). Ka`b İbnu`l-Eşref, Hz. Peygamber (sav)`e eza vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda Resulullah (sav) Sa`d İbnu Mu`az (ra)`a, onu öldürecek birini yollamasını emretti. Onu Muhammed İbnu Mesleme (ra) öldürdü. Ka`b öldürülünce, Yahudiler ve müşrikler çok korktular. Resulullah (sav)`a gelerek: "Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler" dediler. Resulullah (sav) onlara Ka`b İbnu`l-Eşref`in geçmişte söylediklerini hatırlattı. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (şerirlerin uyarak sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Resulullah (sav) onlarla kendisi ve bütün Müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı.
HadisNo : 1080

Ravi : Aişe
Hadis : Hz. Peygamber (sav)`e (Yahudiler tarafından) sihir yapıldı, öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah`a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: "Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?" "Hangi hususta Ey Allah`ın Resulü?" dedim. "İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: "Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. öbürü: "Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu: "Kim büyüledi?" Diğeri: "Lebid İbnu`l`A`sam adındaki Beni Züreykli bir Yahudi" diye cevap verdi. Öbürü: "Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı: "Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine" cevabını verdi. Diğeri: "Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı: "Zervan kuyusunda!" cevabını verdi." Bunun üzerine Resulullah (sav) Ashabından bir grupla birlikte (ra) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: "Ey Aişe! Allah`a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları gibiydi!" dedi. Ben: "Ey Allah`ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum. "Hayır!" dedi ve ilave etti: "Bana gelince, Allah bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!" Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü."
HadisNo : 2239

Ravi : Bera
Hadis : Resulullah (sav) yahudi Ebu Rafi`e, Ensar`dan bir grup adam gönderip, başlarına da Abdullah İbnu Atik`i koydu. Ebu Rafi` Resulullah (sav)`a eza veriyor ve aleyhinde çalışmalar yapıyordu. Ebu Rafi Hicaz bölgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklaştıkları zaman güneş batmıştı. Halk artık sürüleriyle dönüyordu. Abdullah arkadaşlarına: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrılmayın. Ben gidip, kapıcılara biraz iltifat edip, içeri girme imkanı arayacağım" dedi ve ilerledi. Kapıya kadar geldi. Kazayı hacet yapıyormuş gibi elbisesini toparladı,i însanlar içeri girmişti. Kapıcı seslendi. "Ey Allah`ın kulu, girmek istiyorsan gir. Kapıyı kapatacağım (çabuk ol)!" dedi. Ben de girdim ve (bir köşeye) gizlendim. Halk tamamen girince kapıyı kapattı. Sonra da anahtarları bir kazığa taktı. Ben (müsait bir anda) kalkıp anahtarları alıp kapıyı açtım. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapıyordu. Ve hususi bir köşkte idi. Sohbet arkadaşları dağılınca, yanına çıktım. Her bir kapıyı açıp girdikçe içeriden üzerime kapadım. "Eğer halkın haberi olur da beni öldürmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi`i öldürmeden ona ulaşamasınlar diye böyle yaptım. Sonunda yanına kadar geldim. Köşkün ortasında yer alan karanlık bir odadaydı. Ancak, odanın neresinde olduğunu bilemiyordum. "Ebu Rafi`" diye seslendim. "Kim o?" dedi. Sese doğru yöneldim. Heyecan içerisinde bir kılıç darbesi indirdim, ama boşa gitti. Adam bir çığlık attı. Hemen odadan çıktım. Azıcık bekleyip tekrar girdim, [sesimi değiştirip, yardıma gelmiş gibi:] "O ses de ne? ey Ebu Rafı" dedim. "Kahrolası, odada biri var az önce bana kılıç vurdu" dedi. (Yerini iyice keşfetmiştim), bir darbe daha indirdim. Yaraladım, fakat öldüremedim. Sonra kılıcın ucunu karnına sapladım, sırtına kadar dayandı. Öldürdüğümü anladım. Geri dönüp, kapıları teker teker açmaya başladım. Merdivene kadar geldim. Ayağımı bastım. Yere kadar ulaştığımı zannettim. Ay ışığıyla aydınlık bir gecede düştüm. Bacağım kırıldı. Sarığımla sardım. Sonra gidip kapının önüne oturdum. Onu gerçekten öldürdüm mü, öğreninceye kadar bu gece kaleden dışarı çıkmayacağım" dedim. Horozlar ötünce, surların üzerinden ölüm ilan edildi. Ölüm habercisi: "Hicaz ahalisinin tüccarı Ebu Rafi`in ölümünü duyuruyorum!" diye bağırıyordu. Ben hemen arkadaşlarımın yanına gittim. "Zafer!" dedim, Allah Ebu Rafi`in canını aldı!" Resulullah (sav)`a geldim, olup biteni anlattım. Bana: "Uzat ayağını!" buyurdular. Ben de ayağımı uzattım. Meshediverdi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir rahatsızlık kalmadı.
HadisNo : 4244


4- Muhammed gerek etkili kabilelerden aldığı eşler, gerekse savaşlardan ganimet olarak gelen cariyelerden aldığı eşler bir yana, yakınında beğendiği kadınlarıda eş olarak almaktan çekinmemiştir. Bu konuda tanrısal emirler çıkmış ve Muhammed’e istediğini eş olarak alma hakkı yanında, istediği kadar eş alma hakkıda tanrısal kanun olarak toplumda yer bulmuştur.

Fasıl
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Zeyneb`in iddeti tamamlanınca, Resulullah (sav), Zeyd (ra)`e: "Git onu bana (kendinden) iste" dedi. Zeyd gitti, Zeyneb`e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. Zeyd der ki: "Onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. Sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: "Ey Zeyneb! Beni Resulullah (sav) gönderdi. Seni istiyor" dedim. Zeyneb: "(Ben (istihare yoluyla) Rabbimle istişare etmeden bir şey yapacak durumda değilim!" dedi ve kalkıp mescide gitti. Derken Resulullah`a vahiy geldi. Aleyhissalatu vesselam kalkıp izin almadan Zeyneb`in evine girdi. Zeyd der ki: Gündüzün ilerlemesiyle Resulullah (sav)`ın bize ekmek ve et yedirdiğini gördük. Yemekten sonra halk çıkmış, bazı kimseler evde kalmış sohbet ediyordu. Resulullah (sav) da çıktı, peşinden ben de çıktım. Hanımlarının hücrelerine birer birer uğrayıp selam vermeye başladı. Onlar: "Ey Allah`ın Resulü (yeni) hanımını nasıl buldun?" diyorlardı. Hz. Enes (ra) der ki: "Bilemiyorum, halk çıktı!" diye ben mi haber verdim, başkası mı haber verdi. Aleyhissalatu vesselam gelip evine girdi. Ben de beraber girmek istedim. Benimle kendi arasına perde çekti. örtünme ayeti nazil oldu. Halk, kendilerine verilen öğütten derslerini aldı: "Ey iman edenler! Yemek için davet olunmadan Peygamber`in evine girip de orada yemek vaktini beklemeyin. Davet edildiğinizde ise girin, fakat yemeğinizi yedikten sonra sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketiniz Peygamer`e eziyet verir. O da size bunu açıklamaktan sıkılır. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez" (Ahzab 53).
HadisNo
:
5615


5- Esasında sadece yarı şeffaf kumaşlar değil, vucut hatlarını gösteren her türlü kıyafet Muhammet ve Ömer başta olmak üzere dönemin erkeği üzerinde şehveti duygular uyandırmaktadır.

Ravi : Aişe
Hadis : esma Bintu Ebi Bekr (ra), üzerinde ince bir elbise olduğu halde Resulullah (sav)`ın huzuruna girmişti. Aleyhissalatu vesselam, ondan yönünü ters istikamete çevirdi ve: "Ey esma! Kadın hayız yaşına girdi mi ondan sadece şunun ve şunun dışında hiçbir yerinin görünmesi caiz değildir!" dedi ve yüzü ile ellerini işaret etti.
HadisNo : 5248

Rasûlullah (s.a.s.) hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen kadınlara “Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar” buyurmuştur (Süyûtî Tenvîru’l-Havâlif c. 3 s. 103).

6- Ömer özellikle kadınlara yönelik yasaklar konusunda kendine pay çıkarmakta ve haklı bir övünmeyle başarısında bahsetmektedir o dönemde.

Fasıl
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Üç şeyde Rabime muvafakat ettim: (Resulullah (sa`a): "Ey Allah`ın Resulü! Makam-ı İbrahim`de bir namaz yeri edinsen!" dedim, arkadan: "İbrahim`in makamını namazgah edinin" (Bakara 125) ayeti nazil oldu. "(Bir gün) "Ey Allah`ın Resulü! Huzurunuza iyiler de facirler de giriyor. Emretseniz de ümmühatu`l-mü`minin örtünseler!" dedim. Bunun üzerine hicab (örtünme) ayeti nazil oldu. Resulullah (sav)`ın hanımları kıskançlıkta birleştiler. Ben de: O sizi boşarsa Allah O`na sizden hayırlısını verir" demiştim, bunun üzerine şu ayet indi (Mealen): "Rabbi O`na sizden daha hayırlı olan, Allah`a teslim olmuş, iman etmiş, ibadet ve itaatte sebat eden, günahlarından tevbe eden, Allah`a kullukta bulunan, orucunu tutan hanımlar nasib eder ki, onlardan dul olanı da bakire olanı da bulunur" (Tahrim 5).
HadisNo
:
4392

7- Ortaya çıkan tanrısal emirler dönemin Müslüman toplumundaki kadınlar üzerinde anında etki yapmıştır. Nur suresi 31. Ayeti, Nur suresi 60. Ayeti, Ahzap suresi 55. Ayeti ve Ahzap suresi 59. Ayeti vb. ile birlikte bir çok hadiste tanrısal emir olarak İslam toplumunda büyük bir değişimin başlamasına neden olur.

Hadis : Cenab-ı Hakkın şu (mealdeki) kavl-i şerifleri indiği zaman, "Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü`minlerin hanımlarına söyle. Evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar."(Ahzab 59) Ensar kadınları başlarında (siyah) örtüden kargalar taşıyor oldukları halde dışarı çıkarlardı.
HadisNo : 5247

Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Ümmü Seleme (ra), evinde iken de cilbabesini (başörtüsünü) fazilet ümidiyle üzerinden hiç çıkarmazdı." [Rezin tahric etti.]
HadisNo : 5250

“Kadın, örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker.” (Tirmizî, Radâ 18)

8- Özellikle Ayşe’nin sık sık entrikalara ve güç gösterilene karışması dönemin toplumunda skandallara yol açarken, Müslüman toplum arasında büyük bir hoşnutsuzluk ve karmaşaya sebep olmuştur.

Fasıl
:
Konu
:
Ravi
:
Hadis
:
Urve ve başkalarından almış olarak Hz. Aişe`nin şu rivayetini nakleder: Hz. Aişe (ra) buyurmuştur ki: "Resulullah (sav) bir sefere çıkacağı zaman kadınları arasında kur`a çeker, kur`a kime çıkarsa onu beraberinde sefere götürürdü. Bir sefer sırasında da benim okum çıktı ve yolculuğuna ben refakat ettim. Bu sefer, örtünme emri geldikten sonra idi. Ben yol sırasında deve sırtında giden bir mahmil içinde taşınıyordum. Konak yerlerinde de onun içinde iken iniyordum. Resulullah (sav)`ın o gazvesi sona erinceye kadar hep böyle yol aldık. Nihayet geri döndü ve Medine`ye yakın bir yerde konakladık. Geceleyin bir müddet kaldıktan sonra dönüş emri verildi. Dönüş emri çıktığı sırada ben kalkıp (kaza-yı hacet için tek başıma) ordudan ayrılıp gittim, ihtiyacımı gördükten sonra bineğime geri geldim. O sırada göğsümü yokladım. Yemenin göz boncuğundan yapılmış gerdanlığım kopmuştu. Aramak üzere geri döndüm. Onu aramak beni epeyce oyaladı. Benim bineğimle meşgul olan askerler gelip mahmilimi deveme yüklemişler. Zannetmişler ki ben mahmilin içindeyim. O zamanlar kadınlar çok hafifti. Az yedikleri için şişman değillerdi. Askerler mahmilimi kaldırırken hafifliğine şaşırmayıp yüklemişler. Ben zaten küçük yaşta bir kadındım: Hülasa devemi sürüp gitmişler. Ordu gittikten sonra gerdanlığımı buldum. Ordugaha geri döndüğüm zaman kimseyi bulamadım. Herkes gitmişti. Önce bulunduğum yere geldim. Beni bir müddet sonra kaybetmiş olduklarını farkederek aramaya geleceklerini düşündüm. Bu halde iken uyku bastırmış ve uyuyup kalmışım. Safvan İbnu Muattal es-Sülemi -ki bilahere (Zekvan`da ikamet ederek) Zekvani unvanını da almıştır- (geri gözcülüğü vazifesiyle) ordugahın gerilerinde geceyi geçirmişti. Sabah olunca benim menzilden geçerken uyuyan bir insan karaltısı görerek yanıma geldi. Görür görmez beni tanıdı. Zira örtünme emri gelmezden önce beni görmüştü. Ben onun istirca sesiyle "İnna lillah ve inna ileyhi raci`un = Biz Allah`ın kullarıyız ve Allah`a dönüp varacağız" uyandım. Derhal başörtümle yüzümü örttüm. Allah`ma kasem olsun bana tek kelime konuşmadı, istircaından başka bir tek sözünü de işitmedim, indi ve devesini ıhtırdı. Binmem için devenin ön ayaklarına ayağıyla bastı. Ben de bindim. Devemi önden çekti, böylece yol aldık. …



9- Bu konuda kesin olarak hükmü Muhammed’in söylemine göre tanrısal bir vahiy vermiş ve tanrı emri ile kadınlar evlerine hapsedilmişlerdir. Ahzap suresi 33. Ayet ile Muhammed eşlerine ve Müslüman kadın kitlesine ‘’ Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor’’ diye seslenir.

10- Yasak oldukça etkili olmuş ve kadınlar her yerde yasağa uymak zorunda kalmamış bizzat korkudan uymuşlardır başlangıçta.

Hadis : Biz, bir kısım kadınlar, ihramlı iken, yanımızda esma Bintu Ebi Bekr (ra) olduğu halde, yüzlerimizi sıkıca örtüyorduk."
HadisNo : 1210