26 Ekim 2011 Çarşamba

İslam Mitolojisinde Irkçılık ve Tanrı’nın Yaradılış Açmazları

İslam mitolojisinde tanrı ilk önce Muhammed’i yaratıyor, daha sonra ona uygun bir toplum yaratma kararı alıyor. Bu arada cennet ve cehennem olarak iki ayrı mekan yaratıp ödül ve ceza verecek bir sistemide yaratıyor. İslam mitolojisindeki yaradılış efsanesinde her şeyin Muhammed hatırına yaratıldığını ve tüm evren tarihinin Muhammed’in varolması ve kendi toplumu ile birlikte tanrı’nın yanında ölümsüzlüğe kavuşarak, sonsuza kadar yarı tanrı şeklinde yaşaması için bizzat tanrı tarafından kurgulandığını belirtir. Bu söylemde İnsan’lığın atası sayılan ve yaratılan ilk İnsan olarak kabul gören Adem’e bile tanrı ‘’eğer Muhammed’i yaratmamış olsaydım vallahi seni yaratmazdım’’ diye seslenir bir hadisten aktarımla.

Görüldüğü gibi burada tanrı kendi suretinden yarattığı bir şeye hayran kalarak sadece ona olan sevgisini göstermek amacıyla bir evren ve içindeki faunayı yaratıyor. Yazılı tarihte en erken Sümerler’deki yaradılış söylemi ile köken olarak irtibatlandırılan ve çok büyük benzerlik taşıyan bu İslami yaradılış mitosunda kurgu diğer bir çok İslam efsane ve mitosu ile çelişmektedir. Sırasıyla yaradılış aşamasını ve İslam tanrısının yaradılış kurgusunu maddeler halinde özetleyecek olursak, bu kurgu içerisindeki tutarsızlıkları ve ırkçı söylemleride daha iyi tanımlamış oluruz. İslam mitolojisine göre tanımlanan bu kurguyu yaradılış efsanesine göre tanrı ol demekle gerçekleştirmiştir, o ol dediği anda geçmiş ve gelecekte olan her şey bir anda olmuştur ve bunlarıda değişmez bir kaide olarak gökyüzüne astığı bir levhaya yazmıştır. Ol dediği anda İslam mitosuna göre kader olarak adlandırılan ve tanrının en baştan her şeyi ve herkesi yaşayacağı bir hayat üzerinede kurgular, burada kişi yada toplumlar sadece Muhammed ve onu lider olarak görecek topluma hazırlık, ibret vb. bir çok nedenle yaradılır.

1- Tanrı bir canlı yaratma kararı alır ve Muhammed’in ruhunu yaratır. Yarattığı bu canlıyı çok sever ve onuda sevindirmek ister, bu nedenle onu öncelliyecek bir toplum ve evren yatarma kararı alır. Tüm yaradılış senaryosunda Muhammed’ten sonra kalem, akıl vb. bir çok değişik obje ve soyut olmasına rağmen somut sıfatlar yada isimler olarak belirtilen yaratım süreci yaşanır.

2- Tanrı yarattığı Muhammed için bir ata ve soy tasarlar zira kurguladığı İnsan toplumuna soy ve ata olacak ve Muhammed’e kadar onun toplumuna ibret olması için ve onların üreyerek yarattığı ruhlara sahip bedenlerde doğabilmeleri için yaşacakları bir evren ve tarihsel süreç yaratır. Muhammed ve onun toplumunun yaradılış kökeninde tanrının kendisine tapınacak en iyi İnsanları yaratma düşüncesi ortaya konurken, Cennet yaşamında tapınma ortadan kalakacaktır.

3- İnsan soyu için tek bir ırktan seçtiği ve sadece ortadoğuda yaşayan ve yaşatılan bir inanç ve tapınma ritüeline inanan, gene aynı ırktan seçtiği kendisinin temsilciliğini yapan kişiler aracılığıyla sadece Arap yarım adasında yaşayan bu ırk aracılığıyla sevdiği canlı olan Muhammed için soy ve ata yapar, onlara kendisine tapınma yöntemlerini ve Dünya üzerinde uygulayacakları kanunları verir. Burada ortaya konulan bu din ve sınavdan evrendeki bütün canlılar haberdar olmak ve tanrının ceza veya ödül sisteminden faydalanmak zorundadır, tanrının Mısır’da köle olarak yaşayan bir aşiretin liderini yetkilendirerek belirttiği kanunlarından aynı zamanda mesela Amazon ormanlarındaki bir başka aşirette uygulamakla sorumludur, doğal olarak haberi olmadığı için uygulayamadığı bu kanunlar neticesinde cezalandırılır bu tanrı tarafından bu mitolojik söyleme göre.

Bu arada Muhammed’e soy olacak İsrailoğulları denilen kabile aracılığıyla tanrı bütün İnsanlara kanunlarını açıklamadan önce onları Bakara suresi 122. Ayette açıkladığı gibi ‘’ Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi diğer kavimlere üstün tuttuğumu hatırlayın.’’ Şeklinde tanımlanacak olan bir ırkçı yaklaşımla tanımlar. Diğer İnsan’lar bir sınava tabi olmayacakları yaşam sonucunda ceza alacakları bir sonsuz yaşamla kurgulanırken bunların yaradılma sebepleri ve neden var oldukları ancak İsrailoğulları’nın üstün ve ayrıcalıklı ırk olduklarını anlamaları için figüran olarak yaradılmaları ile acıklanmaktadır. Burada bir başka figüran olarak karşımıza İsrailoğulları çıkar, onların var olma sebepleride Muhammed’in bedenini doğuracak bir soyun parçası olmaları, Müslüman toplum için ibret verici bir yaşam sürme kaderine sahip olmaları ve tanrı için gerekli olan ceza kurumuna İnsan sağlamalarıdır. Muhammed’in ortaya çıkması ile birlikte o dönemde daha açık söylenen günümüzde sadece Arap’lar tarafından tanımlanan bir Arap ırkının öne çıkarılması ve İsrailoğulları’nın yerine seçilmiş ırk olarak tanımlanması kurgusu yer alırken zamanla İslami sistemin değişik coğrafyalardaki hükümranlığı neticesinde ırkçılığın Muhammed’in peygamber olması ile tanrı tarafından sonlandırıldığı söylemine bırakmıştır.

Muhammed’in tanımlamasına göre tanrı İsrailoğulları’nı peygamberler aracılığıyla yönetmiş ve kanunlarını uygulatmıştır. Burada antikçağ ve ilk çağ’da rahip kral olarak adlandırdığımız ve yazılı tarih ile arkeolojik buluntularla tanımladığımız bir tarihsel süreci anlatan Muhammed kendi kurguladığı ve kendisine ata olarak seçtiği kavmin İslam mitolojisindeki yerini ve tarihinide özetler. Bölgedeki tek gelişmiş toplum olan İsrailoğulları’na dayalı bir soy oluşturma çabalarından ayrı olarak onları her yönden üstün gören ve kabullenen bir uygulamanın yansımalarıdır aynı zamanda bu mitolojik söylem. Muhammed’te bir rahip kral olarak Medinede yaşam sürmüştür, bu yaşamı boyunca ilk önce müttefik olma ihtiyacı duyduğu İsrailoğulları’na uygun söylemler dile getirirken ve onları sadece siyasi ve ekonomik müttefik olarak değil aynı zamanda dini bir müttefik olarak kazanma umutları taşırken İslam daha çok Yahudi dinsel ritüel ve kanunları etrafında şekillenmiş, bir ittifak kurulamayacağı anlaşıldığında ve Müslümanlar askeri olarak güçlendiklerinde İsrailoğulları’da sonsuza kadar İslam mitolojisinde lanetlenmiştir.

4- Sonsuz bir evren yaratırken içine sadece İnsanı koyması bir çelişkidir, diğer yarattığı her şeyi İnsan için ibret amacıyla yarattığı varsayımından hareket ettiğimizde bu sefer zaten kurguladığı bir mizansen sonucunda seçtiği kişiler Cennet ile ödüllendirileceği için bu ibrette geçici bir yanılsama yada algılama olarak var olacaktır. Keza bu evren içerisindeki her şey ve her canlı Müslüman toplum için ibret olacak şekilde yaratıldığı gibi aynı zamanda bir varlık olarak tanımlanan Cehennem içinde işkence görecek İnsan ce Cinler yaratmak için tanrı yemin ettiği içindirki büyük bir çoğunluk aslında ceza görmesi amacıyla tanrı tarafından yaratılır.

5- Yaradılış mitosunda geçici evren süreci yaklaşık 7500 yıl olarak tanımlanır, bu zamanın yaklaşık 2500 yılı Müslüman toplumun yer yüzünde yaşadığı süredir. İlk 5000 yıl Cehennemi dolduracak toplumların hüküm sürdüğü ki buna İsrailoğulları gibi seçilmiş bir ırk olarak hüküm sürmüş kavimlerde dahil olmak üzere bir süreç yaşanır. Dünya zamanına göre 7500 yıllık bir süreç sadece Muhammed’in tanrının yanında sonsuz ve ölümsüz bir yaşam sürmesi için kurgulanır. Tanrı Muhammed ve seçkin İnsan toplumunu doğrudan yanında yarı tanrı olarak yaşatmak yerine 7500 yıllık bir kurgusal süreç geçmesini ister.

6- Yaradılış esnasında İslam tanrısı kurguyu yaparken kendisinin en beğendiği kanunlar toplamı olarak İslam adlı bir sistemi kurgular ve o sistemi mütemadiyen seçtiği üstün Irk olan İsrailoğullarına açıklar, ama amaç burada İsrailoğulları’nın ölümsüzlüğü elde etmesi olmayıp bizzat Muhammed ve onun kendisini yalnız hissetmemesi ve onurlandırılması için yaratığı Müslüman toplum olduğu içindir ki diğer toplumları yani İsrailoğulları’nın diğer kabilelerini daha ilkel yaratır ve onlara İslam adlı sistemin en basit kurallarını öğretir. Bunları yaparken onları aynı zamanda bu kurallara uymamak üzere yarattığı içinde cezalandırır, amaç Muhammed ve Müslüman topluma özel bir sistem olduğu için önceki diğer toplumların kurallara riayet etmesi beklenemez. Bu süreç Maide suresi 70. Ayette ‘’ Andolsun biz, İsrailoğulları'ndan söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.’’ Şeklinde özetlenir.

Burada mitolojik kurgu yapılırken göz ardı edilen ve düşülen çelişki ise Muhammed ve onun açıklayıp hüküm süreceği gerçek dinin oluşabilmesi için zaten ondan önce ki bütün peygamberlerin başarısız olması gerekliliğidir. Bu arada İsrailoğulları da kurallara ve diğer bütün etmenlere uymamak ve tanrının kanunlarından vazgeçmek zorundadırlar, aksi takdirde ortaya çıkacak sonuçta ne Muhammed’e nede onun üzerinden yasallaştırılan bir sisteme ihtiyaç duyulacaktır. İslam mitolojisine göre Muhammed ondan önceki toplumların tanrının kanunundan çıkması sonucunda değil, bizzat kendisine özel bir din yaratılması neticesinde süreceği hükümranlık için peygamber ilan ediliyor. Tanrı yaradılışı kurgularken bunlarıda senaryoya dahil etmiş ve uzun bir süre İsrailoğulları’na zaten uymayacakları kurallar dayatmış ve onların uymamasını sağlayarak onları cezalandırmış ve cezalandıracaktırda ilerde. Bu kurgusunu tanrı İsra suresi 4. Ayette ‘’ Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik.’’  Şeklinde açıklar. Bu söyleme göre tanrı 5000 yıl bozgunculuk yapmaları için İsrailoğulları ırkını görevlendirir.

Sonuç olarak özetle tanımlanan bu efsaneye göre her şey tanrının yaradılışı kurgulaması ve ol dedikten olmasıdır. Yarattığı her şeyi ve yaşamsal sürecini kurgular, onların şekil ve diğer özelliklerinide kurgular İslam tanrısı. Ol dediği anda olan şeyi önceden kurgulamıştır tanrı zaten, bu kurgunun içeriğini zaman, yaşanmışlık, sonuçta ödül yada ceza alma, kader vb. bir çok etkenide kurgunun bir parçası olarak yaratmıştır. Şanslı olan Müslüman toplumdur, tanrıyı tanıyıp tapınmasını sürdürecek olan ve içlerinden seçilen bazı şanssızların bir süreliğine çekeceği ceza dışında kesin olarak Cennette sonsuzluğa kadar sürecek bir ölümsüz yaşam sürme ayrılıcağınıda ol dediği anda yaratmış olur tanrı.

Görüldüğü gibi İslam mitolojisinde uzun bir konu olan yaradılış efsanesinin sadece İsrailoğulları üzerinden tanımlanan ırkçı söylemini ve onun üzerinden oluşturulan çelişkiler yumağını özetle tanımlayacak olursak, burada bu efsanenin arkasındaki bir takım pagan inançların devamını ve söyleminide görmemezlik edemeyiz. İsrailoğulları’nın Babil esareti ile birlikte öğrendikleri pagan inançlar ve onların üzerine teorize ettikleri tek tenrılı din sisteminden İslam mitolojisinede bir çok şey geçmiştir. Yahudi’lik olarak adlandırılan dinsel inancın içerisinde barınan pagan efsaneler ve yaradılış söylemleri eski tanrıların yerini tek tanrı söyleminin alması ile tanımlanırken, bu söylemlerdeki bir çok şey aynen yada yarı tanrıların melek olarak tanımlanması gibi değiştirilerek alınmıştır.

Ali İmran suresi 49. Ayette ‘’ Size, kuş biçiminde çamurdan birşey yaparım da içine üflerim, Allah'ın izniyle o, kuş olur’’ şeklinde İsrailoğulları üzerinden Müslüman topluma seslenen tanrı, aslında Sümer yaradılış efsanesindeki bir söylemi İslam mitolojisinde tekrarlamaktan öteye geçemez. Gene aynı şekilde Sümer yaradılış efsanesinde  betimlenen tanrının çamurdan yaptığı şekillere üfleyerek canlandırıp Dünya üzerindeki canlılığı ve doğal olarak İnsan ırkını yaratması efsanesinin aktarımıdır bu ayet. Benzer şekilde bir çok söylem ve kurgu köken olarak İsrailoğulları’nın önceki pagan kültüründen izler taşır fakat bir diğer unsur olan Muhammed’in içinden çıktığı Arap’ların pagan gelenek ve yaradılış efsaneleride bu İslami mitolojide yer alır.

Kaynak:
1- Kuran
2- Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3- Tarih Sumer de Başlar, S.N. Kramer, Çeviri: Hamide Koyukan, Kabalcı yayınevi, 1999