4 Ağustos 2011 Perşembe

Muhammed’in Siyasi İltica Kararı, Hicret ve Ardındaki Sebepler

Muhammed Mekke’de kabilesi içerisinde ve kabilesi dışında toplamda yaklaşık 13 yıl süren siyasi ve dinsel mücadelesi sonucunda istediği noktaya gelmek bir yana bir kısır döngünün içine düşmüştür. Bu süre içerisinde yakın birkaç güçlü akrabasını (aslında kendi kabilesi içinde güçlü demek daha doğrudur, mesela; Ebu Bekir Müslüman olduğunda 40,000 dirhem servete sahipti ki bu o dönemde küçük bir tüccarın servetine denkti) saymazsak kendisine inanan topluluk büyük oranda fakir ve toplumda statü sahibi olmayan, antlaşmalı (Güçlü yada zengin kişilerden koruma talebinde bulunan Mekke’li olmayan, Arap olmayan vb.) kişiler ve özellikle köle kişilerden oluşmaktadır.

Mekke’de Müslüman olan en önemli kişi Abdurrahman b. Avf’tır. Hatırı sayılır bir tüccar ve Mekke toplumunda saygın bir yeri vardı, İslam tarihçilerince anılan diğer isimler daha çok kendi kabilelerinde yada Müslüman toplumda yer edinebilmiş kişilerdi. Bu yüzdendir ki ilk Müslümanlar Mekke’de gerekli yayılmayı ve siyasi ittifakı kuramamışlardır. Dönemin Mekke’sinin kabul gören görüşü olan bireycilik ve ticari nedenlerle kurulan ittifakları sağlayan ve devam ettiren yeğane unsur elbette servetti, kabile anlayışının yerini yavaş yavaş ferdiyetçilik aldığı için ve siyasi/askeri ittifakların servet ile kurulması neticesinde, Müslüman toplum için geriye bir tek mazlum olarak güçlü kişilerden koruma istemek kalıyordu ki bunuda başaran kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmedi.

Siyasi ve ekonomik ittifak bulmakta zorlanan Müslüman toplum çareyi yakınındaki en önemli askeri güç olan ve Mekke’yi elde etmek için fırsat kollayan Habeş kralı ile ittifak etmekte aradı. İslam tarihinde birinci hicret olarak anılan bu olayda, Muhammed siyasi anlamda oldukça isabetli bir karar alarak elindeki kozları doğru kullanmıştır. Lideri olduğu toplumun zayıf unsurlarını mücadelenin dışında tutarak güncel yıpratma politikalarından kurtulmaya çalışmış, bu topluluk vasıtası ile Habeş kralından bir yardım alabilme olasılığını tecrübe etmiş ve geçici olarak zaman kazanmıştır. Mekke’de iyice yalnızlaşan ve baskı altında çaresiz bir yaşam süren Müslüman’larda çare hicret yani göç/iltica etmektir. Bir ara Müslüman’ların en önemli ikinci ismi olan Ebu Bekir bile hicrete kalkışmış, yolda bir kabilenin onu koruma altına alması ile Mekke’ye dönebilmiştir.

Bütün bu gerileme sürecinde ki aslında toplum içinde kendisini peygamber olarak lanse etmesinin üzerinden daha iki yıl geçmiştir(üç yıllık ilk dönem sadece çok yakınları ile ilgilenmiş ve topluma yönelik bir yapılanma içinde olmamaıştır), başarısız olması ve siyasi anlamda gerilemeye başlaması onu kısa vadede Mekke’deki rakipleri ile dinsel anlamda uzlaşmaya sevk edebilecek bir açılıma yönlendirmiş ve günümüzde şeytan ayetleri, İslam tarihinde Geranik vakası olarak bilinen eyleme sürüklemiştir. O dönemde Mekke ileri gelenleri ile uzlaşma çabalarını artıran, bir çok defa bir araya gelip konuşan ve yemekli toplantılar düzenleyen bu iki cephe için uzlaşma kısa bir süre için Muhammed’in Hicaz için önemli olan 3 tanrıçayı tanıması ile gerçekleşmiştir. Müslüman toplumdan gelen baskılar üzerine bu açılımdan geri adım atıp yaptıklarını şeytanın üzerine atan Muhammed rakiplerini lanetleyip atalarınıda sapkın olarak adlandıran söylemleri öne sürmesi neticesinde aşireti ile birlikte üç yıllık ekonomik ve sosyal boykotla karşı karşıya kalmıştır.

Ekonomik/ siyasi ve sosyal baskı’nın yanında Müslüman’lara karşı şiddet normal bir davranış olarak yer almıştır. Bütün bunlar olurken Haşimoğulları’nın başı olan amcası ölüp yerine siyasi rakibinin kabilenin başına geçmesi aslında Muhammed’in kabile içindeki korumasınıda kaybetmesine yol açmıştır. Mekke döneminde kurulan pazarlarda (döneminde pazarlar aynı zamanda dini ritüellerin yapıldığı yerlerdi) sık sık İslam’i söylemlerde bulunan ve taraftar toplamaya çalışan Muhammed için amcasının ölümü ile kalıcı müttefikler bulmak zorunluluğu ortaya çıkınca ilk büyük denemesini Taif’teki tüccarlar ve kabilelerle görüşme yaparak çözmeye çalışmış fakat başarısız olmuştur. Dönüş yolunda Mekke’ye girmeye çekinen Muhammed, bir aracı vasıtası ile Mekke ileri gelenlerinden birisinin korumasını aldıktan sonra girebilmiştir. Gerilemenin durması için gerekli olan güçlü bir kabile ile ittifak yada Müslüman topluma güçlü bireyler kazandırma gayretleri büyük oranda geri tepen Muhammed için her şey pamuk ipliğinin ucundadır o dönemde.

İslam tarihine göre 13 yıllık mücadele sonucunda iltica öncesinde Mekke’de toplamda Müslüman sayısı yüz kişinin biraz üzerindedir. Muhammed için ittifak yapacağı kişileri bulmak neredeyse imkansızdır, Muhammed 13 yıllık süreçte özellikle de son 3 yılda Hicaz’daki bütün kabileleri tek tek dolaşıp teklifte bulunmuştur. Karşılaştığı cevap oldukça siyasidir, desteklemeleri karşılığında genelde varis (halife) ilan edilmek istediklerini belirten bu kabileler, Muhammed’i peygamberden çok bir rahip kral olarak görmektedir. Yeni oluşuma katılımın az olması doğru söylemle kitlesel katılımlardan ziyade bireysel katılımların olması, kabilelerin reisleri açısından isteksizliği artıran bir diğer unsurdur. Bu sürecin tam tersi ise yükselen güc olarak Medine’de yerleşen Müslüman’lara katılım gerekçesi olarak kabilelerin geride kalıp rakiplerinden güçsüz bir konumda olma kaygılarıdır.

Üç yıllık ambargonun kalkması, Mekke içinde Müslüman’ların (Haşim ve Talipoğulları aşiretleri) mazlum olarak koruma altına alınmaları onları istedikleri yaşama kavuşturmamıştır, Muhammed görüşmelerini yoğunlaştırmış ve hicret’ten iki sene önce Kureyş’in rakibi olan Kusay’ın uzaklaştırdığı Yesrib (Medine) kabilelerinden (anne ve babaannesi tarafından akraba) Mekke’ye gelen birkaç kişi ile irtibata geçerek onları Müslüman olmaya ikna etmiştir, bu kişilerin geliş nedenide aslında Mekke’de ittifak kuracakları bir kabile bulmak, özelliklede Kureyş ile ittifak sağlayabilmektir. Yahudi kolonisi ile iç içe yaşayan bu kabileler için tek tanrılı bir din uzak bir kavram değildir, bir de üstüne siyasi ve ekonomik anlamda Kureyş’le mücadele şansı veren bir ittifakın içinde yer almak uzun süredir aradıkları bir şeydir, esas önemli kaygıları ise kendilerinden güçlü durumdaki Yahudi kabilelerinden duydukları, beklenen peygamberin gelmiş olması ihtimali ve kendilerinden önce Yahudi’lerin, Müslüman’larla kuracakları ittifak ile kendilelerinin zor durumu düşme kaygıları karar almalarını kolaylaştırmıştır. İki yıl süren görüşmelerden sonra nihai ittifak sağlanır ve Muhammed siyasi ilticasını yaparak Medine’ye yerleşir. İslam tarihinde ilk defa kabile bazında olmasada aşiretler bazında kitlesel katılım sağlanmıştır.

Mekke ileri gelenleri ile uzlaşma çabaları Muhammed’in sonradan yazılan hayatında göz ardı edilsede, bölgedeki bütün kabilelere verdiği mesajların İslam’ın sonraki dönemindeki versiyonu ile çeliştiği için silinsede, hala bir çok küçük bilgi kırıntısı bizlere yaklaşık bir fikir vermektedir.  Muhammed Mekke’de sınırlı bir anlatımla, siyasi kaygılarla fazla açamadığı dinsel söylemlerinde hep bölgenin İnsanına bir şekilde uzlaşı için açık kapı bırakmıştır. İlk dönem ayetleri incelendiğinde daha çok geleneksel Bedevi öğretisinden geliştirdiği bir ahlak ve yaşam düsturunu doktirine ettiği görülür. Bu ve benzeri söylemlerin arkasında sonradan silinen ilk dönem İslam tarihinde açık ara Geranik vakası birinciliği alsada bir çok vaka İslam mitolojisinde gizlenir. Muhammed’in Medine’ye ilticası sırasında peşinden gelenlerden saklanmak için gizlendiği mağaradaki güvercin fenomeni aslında Lat adlı tanrının kutsal simgesinden başka bir şey değildir, bu efsane ile Hicaz’da en çok tapınılan tanrı olarak Lat Müslüman olmayanları uyarır ve Müslümanların yanında yer aldığını söyler, bir başka söyleyişle Lat adlı tanrı güvercin kılığında Muhammed’i korur.

Benzer bir çok detayı açık yada gizli kullanarak Mekke döneminde dinsel ittifakı kurmaya çalışırken Geranik vakasına kadar mevcut inancı sarsıcı keskin söylemlerden kaçınan Muhammed için Medine’deki siyasi iktidarına kadar ve hatta kesin olarak gücü elde edene kadar Hicaz’daki bütün inançları kullanmak sıradan bir uygulamadır. İlk dönem ayetlerinde ki Hrıstiyan’lara yönelik söylemlerin arkasında bölgede bir siyasi güç olan Hrıstiyanlar’la ittifak kurma çabası varken, sonrasında ki söylemlerde bölgedeki Dehr inancına tabii olanlar için kader anlaşıyışını, tek tanrılı inanca sahip olanlar için öldükten sonra dirilmeyi ve yaygın olan kurban verme fenomeni içinde İslama, pağan kültüründe tanrıları memnun etmek için yapılan kurban etme tapınmasını getirmekten çekinmez. Bütün bu inançların arkasında ise değişik kabileler vardır, Muhammed değişik kabilelerin birbirinde değişik tapınma ritüellerini Kabe etrafında yapılan tapınma seansına tek tek dahil ederek mümkün mertebe orta yolu bulmaya çalışmıştır.


Kaynaklar:
1- Kuran
2- Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3- Câhiliye’den İslâm’a Geçiş: Tebliğ ve Sosyal Akışkanlık, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:14 Sayı:1 Yard. Doç. Dr. Vejdi Bilgin
4- Sosyo-ekonomik ve kültürel yönden İslam öncesi Mekke toplumu,  Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:10 Sayı:2 Prof.Dr. Abdurrahman Kurt
5- Dinler tarihi, Prof.Dr. Hüseyin G. Yurdaydın-Doç.Dr. Mehmet Dağ 1978
6- İslam’dan önce Arap yarımadasında Putperestlik ve yayılışı, Hüseyin Atay
7- Putlar kitabı (Kitap el-Asnam), İbn el-Kalbi, Roza Klinke-Rozenberger, Almanca-Arapça çeviri Beyza Düşüngen, AÜİF yayınları 1968
8- İslam öncesi Mekke. Dr. Yaşar Çelikkol 2003 (birinci basım)
9- Demografik Değişkenler Açısından İlk Müslümanlar, Prof.Dr. Abdurrahman Kurt, UÜİF dergisi, Cilt: 18 Sayı:2, Sayfa: 27-41, 2009
10-Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt, AÜİF yayınları no:5, çeviri: Doç.Dr. M. Rami Ayas, Doç.Dr. Azmi Yüksel, 1986
11- Asrı Saadet, Mevlana Şibli, Çeviri:Ö.Rıza Doğrul, Sadeleştiren: O.Zeki Mollamehmetoğlu 1. Cilt, 1978
12- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Taberi, MEB yayınları, 4. Cilt, 1992