12 Mayıs 2014 Pazartesi

İfk Olayı


İfk olayı Muhammed'in sevgili eşi Ayşe'nin bir kıskançlık krizine girmesi sonucu oluştuğu görülen ve bizzat Ayşe'nin karıştığı zina iddiası ile ilgilidir. Konu Muhammed'in, Beni Mustalik gazvesi olarak bilinen, savaşından hemen sonra gelişmiş ve Medine'de dallanıp budaklanan büyük bir skandaldan sonra son bulmuştur. Özetle Muhammed yakın tehtid olarak gördüğü Beni Mustalik aşiretine bir baskın düzenler ve onları yakaladığı savunmasız durumlarından faydalanarak yener, özellikle çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere bir çok esir alınır. Savaş sonrası ganimet paylaşımı esnasında, aşiret reisi Haris bin Ebi Dırar'ın dillere destan güzellikte 13-14 yaşındaki kızı Berre müslüman askerlerden birisinin hissesine düşer, Berre'nin bir reis kızı olması ve güzelliği nedeniyle durum yakınları tarafından Muhammed'e iletilir ve ancak ona layık olabileceği söylenir, bir başka anlatımda bizzat Berre Muhammed'ten kurtuluş parası için yardım ister . Sonuçta o sıralarda Ayşe ile aynı yaşta olan Berre, Muhammed ile evlenir ve (iyi insan, kusursuz kimse, günahsız, kendini beğenen) anlamına gelen adı Muhammed tarafından (küçük bir kız olması nedeniyle küçük köle kız anlamına gelen) Cuveyriye (yani cariyecik) olarak değiştirilir. Zifafın ilk konaklama yerinden sonraki ikinci konaklamada yapılmış olması muhtemeldir. Kıskançlığı ile bilinen Ayşe'nin bu evlilikten etkilenmediğini düşünmek yanlış bir değerlendirme olur, İslami aktarımda '' Hz. Aişe devamla der ki: "Cüveyriye kapıda durduğu vakit onu görünce durumu hoşuma gitmedi (Resulullah`ın onu beğenip evlenmeye kalkacağından koktum). Resulullah (sav)`ın da benim onda gördüğüm (güzelliği) göreceğini derhal anladım.'' beyanı olayı özetler. Neticede İfk vakasında Ayşe, Medine yakınlarındaki bir konaklama yerinde kaybettiğini iddia ettiği takısı yüzünden geride kaldığını iddia etmektedir, fakat bu olayın öncesinde de Ayşe en az bir konaklama yerinde takısını kaybetmiştir zaten, yani anlaşılacağı gibi vakaya sebep olan en azından yol boyunca ikinci defa aynı gerdanlığını kaybetmesidir aslında. En nihayetinde Ayşe kervandan geride kalarak genç ve yakışıklı bir Müslüman asker eşliğinde iki gün sonra kervana yetişecek ve skandal başlayacaktır.

 

Muhammed'in, Medine'nin hinterland'ının egemenliği için mücadele ettiği (Kureyş'in müttefiki) Arap kabilesi Huzaa'ya bağlı Mustalikoğulları aşireti reisinin, çevredeki diğer muhalif Arap kabile ve aşiretlerini bir araya getirerek Muhammed'e karşı direnmek istemesi üzerine, (hicri 5. yılda) gece baskını yapılarak düşmanı uykusunda yakalayıp yok edilmesi ile sonuçlanan askeri harekettir. İslam tarihinde her ne kadar savaş olarak geçsede, söz konusu olay, "Peygamber Beni Mustalik üzerine (önceden haber vermeden) gece baskını yaptı. Onlar ansızın yakalanmıştı. Hayvanları da su başında sulanıyordu. Peygamber savaşabilir durumda olanlarını öldürttü; çocuklarını da tutsak olarak aldı. O sırada Cuveyriye'yi kendine seçti." rivayetinde anlatıldığı gibi yedi yüz kişilik bir askeri birlik tarafından gerçekleştirilmiştir. Mustalikoğulları aşireti'nin nufusunun 600-700 kişi olduğu ve 10-20 kişinin öldürüldüğü rivayet edilmektedir. Beni Mustalik savaşı sonucunda Müslümanlar ile beraberindekiler (600-700 kişiden oluşan köleler dahil) çok büyük ganimet ele geçirmişlerdi ki, bu onlar için şimdiye kadar kazanılan en büyük savaş ganimetiydi.

 

Bir rivayette; ''Mustalik aşiretinden amca oğlu Mesafi İbni Safvan (Muhammed'in muhalifi) ile evlenmiş olan Berre (Cuveyriye), bu savaşta dul kaldı.'' şeklinde betimlenen Cuveyriye'yi, ''Hz. Aişe; Beni`l-Mustalik`ten Cüveyriye Bintu`l-Haris, Sabit İbnu Kays İbni Şemmas (ra)`ın hissesine düşmüştü [esaretten kurtulmak için mukatebe anlaşması yaptı]. O, çok güzel bir kadındı, gözde onun için bir hisse vardı (gören göz haz duyardı).'', diye tanımlar Cuveyriye'yi. Bir diğer anlatımda; ''Ebu Kılabe; "Cüveyriye'nin babası Haris, Arapların liderlerindendi. Cüveyriye (ra) esir edilince Haris, Hz. Peygamber'in huzuruna çıktı ve "Kızım cariye yapılamaz. Benim şanım şerefim, bunun üzerindedir. Onu azad ediniz" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Kararın bizzat Cüveyriye'nin isteğine bırakılması daha iyi olmaz mı?" buyurdu. Haris de Cüveyriye'ye giderek: "Muhammed (sav) senin isteğine bıraktı. Beni mahçup etme" dedi. Cüveyriye de: "Ben Hz. Peygamber'in yanında kalmak istiyorum" dedi. Hz. Peygamber de onunla evlendi." diye aktarmaktadır. Ebu Davut'un anlatımında, kaçarak kurtulan babası'nın Ensar'dan birisine emanet ettiği Cüveyriye'yi kurtarmak için Medine'ye gelerek Muhammed'e bir çok deve önerdiği rivayet edilmektedir. İbni Hişam ise Cuveyriye'yi ganimet olarak elde eden Muhammed'in güvendiği bir Ensar vasıtası ile önden onu Medine'ye gönderdiğini ve sonrasında babasının kurtarmak için develerle geldiğini rivayet eder. Genel bilinen rivayetlere göre olay; ''Hz. Aişe; Mukatebe bedelini ödemede yardım talep etmek üzere Resulullah (sav)`a geldi. Hz. Aişe devamla der ki: "Cüveyriye kapıda durduğu vakit onu görünce durumu hoşuma gitmedi (Resulullah`ın onu beğenip evlenmeye kalkacağından koktum). Resulullah (sav)`ın da benim onda gördüğüm (güzelliği) göreceğini derhal anladım. "Ey Allah`ın Resulü dedi. Ben Haris`in kızı Cüveyriye`yim. Durumum size meçhul değil. Ben Sabit İbnu Kays`ın hissesine düştüm. Fakat hürriyetime kavuşmak için onunla mukatebe yaptım. Size, mukatebe (bedelini ödemem)de yardım istemek üzere geldim. Resulullah: "Sana ondan daha hayırlısını söylesem ne dersin?" buyurdular. Cüveyriye: "O nedir?" dedi. "Senin yerine mukatebe ücretini ödeyeyim ve seni zevce olarak alayım?" buyurdular. Cüveyriye de: "Kabul ediyorum!" dedi. [Bunun üzerine. Sabit İbnu Kays`a adam göndererek Cüveyriye`yi ondan talep etti. Sabit: "O senindir, ey Allah`ın Resulü! Annem babam sana feda olsun!" dedi. Aleyhissalatu vesselam mukatebe ücretini hemen ödedi. Cüveyriye`yi azad edip evlendi.'' Evlenme töreni savaş sonrası Medine'ye dönüş yolunda ikinci konaklama esnasında olmuş olmalıdır. Bir başka rivayet'ten aktarımla; "Ben de Peygamber'le birlikte Beni Mustalik baskınında vardım. Bu baskında ele geçirdiğimiz cariyelerle çölde ilişkide bulunurken, hamile kalmasınlar diye spermimizi kadının rahmine değil de, dışarıya boşaltırdık. Bunun uygun olup olmadığını Peygamber'e sordugumuzda, 'evet bir sakıncası yoktur, böyle bir yönteme başvurabilirsiniz' dedi" hadisinde rivayet edildiği gibi, Mustalik aşiretinden ganimet olarak cariye yapılanlar ve köle olarak tutulanlar serbest bırakılmadan önce bir kutlama yapıldığını görmekteyiz. ''Hz. Aişe; Halk, Resulullah (sav)`ın Cüveyriye ile evlendiğini işitince ellerindeki esirleri salıp azad ettiler ve "Bunlar Resulullah (sav)`ın artık akrabalarıdır (esir olarak tutulamazlar)!" dediler. Hz. Aişe devamla der ki: "Kavmine ondan daha hayırlı bir kadın görmedik; onun sebebiyle Beni Mustalik`ten yüz aile halkı azad olundu." rivayetinden de anlaşıldığı gibi akrabalık bağı kurulmadan önce bir gece müslümanlar elde ettikleri cariyelerle birlikte oluyorlar, bu arada azil denilen İslam'da nufus kontrolü yapmaya yarayan, savaşta ele geçirilen bir kadının (ganimetin) hamile kalmasının engellenmesi amacıyla rahim dışına boşalma detayı, bizlere ortada o gece bir evlilik olmayabilceğini gösterdiği gibi, aynı zamanda söz konusu ceriyelerin daha sonra satılmak istenildiğinede (Savaş esiri bir cariye, çoçuk doğurmakla ümmül veled sayılır ve kocasının / efendisinin ölümünden sonra özgürlüğüne kavuşurdu. Böylece o cariye ve çocuğu bir "mal" olmaktan çıkardı.) göstermektedir. Bazı anlatımlarda Cuveyriye'nin, Sabit b. Kays’ın ya da onun amca oğlunun hissesine düştüğü belirtilir, bir kaç yerdede iki kişinin hissesine düştüğü beyan edilir.

 

Söz konusu 700 kişilik askeri kuvvet içerisinde müslüman olmayan Medine'lilerde vardı, konaklama yerlerinden ikincisinde (bu anlatımlara göre Muhammed'in zifaf yaptığı yer olmalıdır), muhacirler (Mekke'li göçmenler) ile ensar (Medine'liler) arasında (su kuyusu yüzünden olduğu iddiasıyla) başlayan bir gerginlik yaşanmış ve bu gerginliğe askeri kuvvette bulunan müslüman olmayanlarda taraf olmuştur (bu vakanın aslında Müreysi vahasında olduğunu öne sürenlerde vardır), ardından olayların büyümesi üzerine (bir kaç gün konaklanması düşünülen bu yerden) Muhammed acilen toplanılarak Medine'ye doğru o gece ve ertesi gün öğleye kadar süren bir yürüyüş başlatmıştır. Öğle vakti ulaşıldığı söylenen bölgede kıt su kaynakları olmasına rağmen konaklanıldığı ve ertesi gün yola çıkmadan önce Ayşe'nin takısını kaybettiği ve bulduğu rivayet edilmektedir ki bu olay söz konusu takının ilk kayboluşudur. Mekke ile Medine arasında olan Müreysi vahasından Medine'ye kadar bir çok konaklama noktası olduğu ve seyahatin günlerce sürdüğü göz önüne alınırsa, zifafın en azından ikinci konaklama yada üçüncü konaklama esnasında gerçekleştiği söylenebilir. Kafile için yeterli su bulunmayan üçüncü konaklama yerinde Ayşe takısını kaybediyor ve aramak için izin istiyor, bu nedenle geçiken ve konaklamak zorunda kalan kafileden yeni elde ettikleri cariyeleri ile gece seks yapmış olan Müslümanlar, yıkanmak ve abdest almak istediklerinde (az olan su yüzünden ) bunu yapamıyorlar ve bir an önce su olan bir yere gidebilmek için Muhammede rahatsızlıklarını iletiyorlar, bunun üzerine eski bir Sami adeti olan, ''teyemmüm'' yani toprak vb. şeylerle temizlenme ritüeline izin veren Nisa Suresi 43. ayet'ini onlara açıklayarak durumu kontrol altına alıyor, neticede sabah yola çıkılacağı zaman Ayşe söz konusu takıyı bindiği devenin altında buluyor.

 

''Hz. Aişe; “Ben Rasulullah ile beraber sefere çıktım. …Rasulullah bu gazasından ayrılıp da döndüğü ve Medine'ye yaklaştığımızda ben hacetim için ordudan uzaklaştım. Hacetimi yerine getirdiğim zaman dönüp yerime geldim. Bir de göğsümü yokladım. Baktım ki Yemen'in gözboncuğundan dizilmiş gerdanlığım kopup düşmüş. Hemen geri dönüp gerdanlığımı aradım. Fakat onu aramak beni yoldan alıkoymuştu. Benim devemi hazırlayan kimseler gelip havdecimi yüklemişler. Onlar beni havdecin içinde sanıyorlarmış… Ordu gittikten sonra ben gerdanlığımı buldum. Akabinde konakladıkları yerlere geldim fakat oralarda ne bir çağıran ne de bir cevap veren kalmıştı. Bunun üzerine ben orada evvelce bulunduğum konak yerime geldim. Ve onlar beni havdecde bulamazlar da beni aramak üzere dönüp yanıma gelirler diye düşündüm... Yerimde otururken uykum geldi ve uyumuşum… ... Ben onun beni tanıdığı sırada onun istirca sözlerini söylemesi ile uyandım. Uyanınca hemen çarşafıma bürünüp yüzümü örttüm. Allah'a yemin ediyorum ki o bana bir tek kelime söylemiyordu. Ben ondan, istirca sözünden başka hiçbir kelime işitmedim. Devesini ıhtırıp çöktürdü, ön ayağına bastı. Ben de deveye bindim. Hz.Safvan bindiğim deveyi önünden çekerek yürüdü. Nihayet kafile konak yerine indikten sonra öğlen sıcağında orduya yetiştik. Bu sırada benim yüzümden helak olan helak olmuştu. İftiranın çoğunu Abdullah b. Ubey b. Selül yapmıştı.” Ayşe ise kendi sözleriyle durumu böyle anlatır. Zaten Medine'ye ulaşıldıktan bir iki gün sonra hastalanır ve eve kapanarak bir ay sürecek yatak istirahetine çekilir. Bu arada dedikodular ayyuka çıkar. Her ne kadar söz konusu dedikoduları Muhammed'e muhalif Abdullah b. Übey ve çevresinin yaydığı klasik İslami söylemde yer alsada, Ayşe'nin kendi akrabaları dahil olmak üzere Ali ve bir çok önde gelen Müslüman'da bu skandalda Ayşe'nin zina yaptığına inanmaktadır. Özellikle bu Müslüman kitle bir an önce Ayşe'nin cezalandırılmasını istemektedir. Neticede Ayşe iyileşir ve Muhammed tarafından ailesinin yanına gönderilir, bu arada İslam aristokrasisi olayı çözmesi için Muhammed'e baskı yapmaktadır. Ebu Bekir'in yanında yaklaşık bir ay kadar kaldıktan sonra (bazı anlatımlarda hastalık dahil toplam bekleme süresi bir ay olarak geçer), Muhammed ilahi bir emir bekleyen yandaşlarına beklentileri boşa çıkarmıyacak şekilde ilahi bir emirle gelerek Ayşe'nin zina yapmadığını bunun iftira olduğunu bildirdi.

 

Yukarıda kısaca özetle aktarılan olay'ın öncesi, Muhammed'in Medine'deki ilk yıllarında henüz şehir içerisindeki ve çevresindeki muhaliflerini safdışı etmediği ve hatta yukarıdaki anlatımlarda da görüldüğü gibi bizzat içinde Müslümanlarında olduğu ve her kesimden savaşçının katıldığı bir yağma saldırısıdır aslında söz konusu baskın. Yol boyunca yaşanan çekişmeler, İslam öncesi Arap geleneklerine göre bir başka aşirete sığınmış yada ittifak yapmış diğer birey yada aşiret mensuplarının dışlanmaya çalışılması (Ensar'ın koruduğu, ittifaktaki gayri Müslim'lerin darp edilmeye çalışılması) üzerine patlak vermiştir. Bir diğer çekişme o sırada Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında yaşanmaktadır. Keza yol boyunca Müslümanlar kendi aralarında ve Müslüman olmayanlarla çekişirken, bir yandan da ele geçirdikleri ganimetleri bir birlerinden kıskanmaktadır. Muhammed bir yandan söz konusu savaşın ganimetlerinden faydalanmaya çalışırken, bir yandan ortaya çıkan yeni yeni problemleri çözmeye çalışmaktadır. Bu atmosfer içerisinde Ayşe, Güzelliği nedeniyle kıskandığını beyan ettiği Cuveyriye'yi, sevdiği erkeğin koynunda görünce kıskançlık kırizlerine tutulur. Burada Cuveyriye'nin sadece güzelliği değildir Ayşe'yi kıskançlığa iten. Cuveyriye her şeyden önce bir reis kızı olarak dönemin Arap kültüründe ayrıcalıklı bir yere ve saygıya sahiptir ve Ayşe'den daha üst bir sınıftadır aslında. Ayşe'yi harekete geçiren bir diğer konu ise kıskançlık değilde nefrettir, sebebide Cuveyriye'nin Yahudi olmasıdır. O dönemde özellikle Müslüman kadınlar arasında Yahudiler en nefret edilen kişilerdir. Özetle yolda ilk konaklama yerinde ordu içinde bir kavga son anda önleniyor, ordu içinde bir huzursuzluk başlıyor ve gerilim yayılıyor. Sonrasında Ayşe zifaf sabahı takısını kaybediyor ve uzun aramalardan sonra buluyor, kafile bu nedenle sıkıntılılar yaşıyor. Bu süreçte tanrı Muhammed aracılığıyla her türlü vakada bir emir gönderiyor kafileye. Ardından Genel söyleme göre Medine'den önceki son konaklama yerinde ifk olayı denilen süreç başlıyor ve Ayşe ikinci defa takısını kaybediyor, ardından ortadan kaybolan Ayşe iki gün sonra ardçı bir Müslüman askerle birlikte kafileye yeniden katılıyor. Konu Medine aristokrasisinde bir skandala sebep oluyor ve Muhammed kendisine en başından beri en çok desteği vermiş olan Ebu Bekir'in kızı ve en sevdiği eşi olan Ayşe'yi babasının evine gönderecek kadar olayda zina olduğuna inanıyor. O dönemde hassas dengeler üzerine kurulu olan toplum Muhammed'in bir eşinin zina yapmasını kaldıramayacağı için devreye tanrı giriyor ve Muhammed'e gönderdiği emirlerle Ayşe'nin zina yapmadığını ve iftiraya uğradığını söylüyor. Skandal tanrının olaya karışması ile kapatılıyor ama asla üzeri beklendiği şekilde örtülemiyor.

 

Bu vaka Ayşe'nin ne ilk nede sonuncu kıskançlık krizi sonrası çıkardığı vaka olarak kalıyor, nede Muhammed bu vakadan sonra eşlerini kıskandıracak olaylardan (istemese bile) uzak durabiliyor. Aynı zamanda bu vaka yıllar sonra Ayşe ve yandaşlarının iktidarda olan Ali'ye karşı başlattıkları (Cemel vakası denilen) savaşta yenilmeleri üzerine, İslam din adamlarının (duruma siyaset dışı bir sebep bulma ihtiyaçları nedeniyle) Ayşe'nin halifeye karşı savaşmasında bir kadınsal nefretin sebebi olarak gösteriliyor. Bu olayın en vahim sonuçlarından biriside, zina için dört erkek şahidin zorunlu tutulmasının İslam hukukuna girmesidir, bu şart ilerleyen zamanlarda ve günümüzde özellikle evli kadınların İslam coğrafyasında tecavüze uğralamalarının altında yatan en büyük sebep oluyor. Bu vakanın sanırım tek olumlu sonucu o dönemde fahişeliğe zorlanan cariyelerin artık bu istismardan kurtulmalarıdır.

 

 

Kaynaklar:

1- Kuran (H.Yazır, Diyanet, E.Yüksel, A.Gölpınarlı, S. Ateş, S. Yıldırım, Y.N.Öztürk, M. Esed, Ö.N.Bilmen, C. Yıldırım tefsirleri)
2- Buhari ve Kutubu Sitte hadisleri
3- İslam Peygamberi, Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çev. Prof.Dr. İhsan Süreyya Sırma, Beyan yayınları, 2004
4- Büyük İslam Tarihi, İbn Kesir, Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yayınları, Cilt: 1-2-3-4-7-8-9-10-11-12-13, 1994
5- Siyer, Muhammed İbn İshak, Yay.Hazırlayan: Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çev. Sezai Özel, Akabe Yayınları, 1988
6- Hz. Muhammed’in Hayatı, İbn Hişam, Çev.: Prof.Dr. İzzet Hasan – Prof.Dr. Neşet Çağatay, AÜİF Yayınları, 1971
7- Asrı Saadet, Mevlana Şibli, Çeviri:Ö.Rıza Doğrul, Sadeleştiren: O.Zeki Mollamehmetoğlu, Eser Neşriyat, 1-2-3-4-5. Ciltler, 1978
8- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Taberi, MEB Yayınları, 1-2-3-4-5. Ciltler, 1992
9- Hz. Muhammed’in Hayatı, Martin Lings, Çev. Nazife Şişman, İnsan Yayınları, 2006
10- 16- Hz. Peygamberin Savaşları, Prof.Dr. Muhammed Hamidullah, Çev. Prof.Dr. Salih Tuğ, Yağmur Yayınları, 1991
11- Hz. Muhammed Mekke'de, Prof.Dr. W. Montgomery Watt, Çev. Doç.Dr. M. Rami Ayas - Doç. Dr. Azmi Yüksel, AÜİF Yayınları, 1986
12- Sahih-i Buhari Fihristi, Ebu Abdulmümin Emin, Çev. Mehmet Sofuoğlu, Ötüken Yayınları, 1-2-3-5-7-8-9-10-11-12-13-14-15. Ciltler, 1987
13- İfk Olayı Üzerine Bir Değerlendirme, Yrd.Doç.Dr. Ali Aksu, CÜİF Dergisi, Cilt:8/1, 2004
14- Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi 1, Prof.Dr. Philip K. Hitti, Çev. Prof.Dr. Salih Tuğ, Boğaziçi Yayınları, 1980
15- Kuran'ın İffet Anlayışı, Yrd.Doç.Dr. Abdurrahman Kasapoğlu, DBAA Dergisi, Sayı:4, 2003
16- Hz. Adem’den Bugüne İslam Tarihi, Mahmud Şakir, Çev. Ferit Aydın, Kahraman yayınları, 1995